Bir Kamp Günü

(Benim adım Öykü o zaman 7 yaşındayım. Benim bir köpeğim var ve adı Noodle.2. sınıfım, izciliğe başladım .Yıllar geçti ve artık 10 yaşındayım, 4. sınıfa gidiyorum.)

Her zamanki gibi normal bir gündü. Okuldan çıkıp izcilik kursuna gidecektim, ama garip bir şey vardı. Giden herkes çok mutluydu. Ben de merak edip arkadaşım Damla’ya sordum:
-Neden bu kadar mutlusun?
-Çünkü kampa gidiyoruz kampa.
-Ne? Tam 2 yıldır bu kurstayım ve ilk defa böyle bir haber duydum.
İçeriye girdiğimizde herkes bizi şöyle karşıladı:
-Kampa gidiyoruz!
Ben de
-Biliyorum
Kimse benim nereden bildiğimi anlayamadı. Sonra Damla:
-Ben söyledim.
Öğretmen:
-ŞŞŞ sessizlik. Şimdi kampa öyle görevsiz lay lay lom gidemeyiz,o yüzden sizden dörderli grup oluşturmanızı istiyorum.Görevleriniz:Biriniz odun toplayacak,biriniz çadırı kuracak,biriniz ateşi yakacak, biriniz de yemek yapacak.
– Ben, Öykü, Doğa ve Bade oluruz.
– Kim dedi onu?(öğretmen)
-Ben.(Damla)
-Cumartesi yola çıkıyoruz.(öğretmen)
-Evcil hayvan getirebilir miyiz?(ben)
-Tabii ki evet.(öğretmen)
-Adil olması için yazı tura atın(öğretmen)
Odun toplama görevi bana çıktı, Damla’ya yemek pişirmek, Doğa’ya çadır kurmak ve son olarak Bade’ye ateşi yakma. Cumartesi çoktan olmuştu bile. Kamp alanında bütün arkadaşlarımı görünce içim rahatlamıştı. Kampa elektronik hiçbir şey getiremiyorduk. Ailemle vedalaşıp ormanın içine girdik. Hemen işlere başlamalıydık çünkü hava birazdan soğumaya ve kararmaya başlayacaktı. İki saat olmuştu, hala odun topluyordum çünkü neredeyse hiç odun bulamamıştım. Kendi kendime:
-Of neden bu görev bana düştü ki. Şimdi benim yüzümden Damla yemek yapamayacak.
O sırada Noodle biraz korkmuş gözüküyordu. Çalıların arasından bir ses duymuş gibi beni oraya götürüyordu. Ses biraz daha yüksek sesle çıkınca çok korktum. Ne yapacağımı şaşırınca bir oraya bir buraya koşuverdim. Yolumu kaybetmişim gibi bir hissiyat vardı içimde. Şimdi de ses buradan geliyordu. Bu sefer cesur olup sesin geldiği yeri takip ettim. Meğer bir sincap topladığı fındık ve fıstıklarını depoluyormuş. Şimdi gerçekten de kaybolduğumuzdan emindim. Yolu bilmediğim için arkadaşlarımı bulmaya üşendim çünkü daha çok kaybolursam ne yapacaktım. Hemen sığınmak için bir yer bulmam gerekiyordu. Üşümüştüm, Noodle beni sıcak tutmaya çalışıyordu. Bir mağara bulmuştum. Meğer bu kış uykusuna yatmış bir ayının mağarasıymış. Olabildiğince ses çıkartmadan çıkmaya çalışıyordum. Ta ki Noodle ayıyı görüp havlayana kadar işler çok yerinde gidiyordu. Kendi kendime :
-Burada da mı başıma bela olacaksın .
Ayı baya bir sinirli gözüküyordu. Hemen oradan uzaklaştım. Çevrede bulduğum yumuşak şeylerle kendime ve Noodle’a yatak hazırladım. Noodle bana
-Bura neden bu kadar rahatsız, evimdeki yatağımı istiyorum dermişçesine baktı.
Ben de şu an o dileğini gerçekleştiremem kamptayız dermişçesine baktım. Uyuyakalmıştım Noodle yatağı rahatsız diye habire kalkıp durdu. Sabah olduğunda arkadaşlarımın beni ve Noodel’ı bulabilme ümidiyle kalktım. Karnım gurulduyordu ,dün gece hiçbir şey yemeden yatmıştım. Birden bire bir ses duydum biri:
-Öykü Öykü.
Diye sesleniyordu. Hemen sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Öğretmenim beni çağırıyordu. Bu yaşadıklarımı bir an rüya zannettim. Ama değildi. Kamp alanına dönünce arkadaşlarımı görmek beni çok mutlu etti. Öğretmenime:
-Beni nasıl buldunuz?
-İlerlerken topladığın odunları düşürmüşsün. Biz de sen gelmediğin için endişelenip seni aramaya koyulduk ve topladığın odunları gördük.
Eve gider gitmez yaşadığım olayların hepsini tüm ayrıntısına kadar anne ve babama anlattım. Noodle yatağına kavuşmuştu ben de aileme ve evime kavuşmuştum. Bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için öğretmenimiz yanımıza düdük, fener vb şeyler almamızı tembihledi.
-Bir sonraki kamp ne zaman?(ben)
-Kaybolmadığın bir zaman .(öğretmen)
Öğretmenin bu sözünden sonra hepimiz gülmekten kopmuştuk. Bir dahaki kampta inşallah ne ben ne Bade ne Doğa ne de Damla kaybolur. En azından şimdi tecrübemiz var

(Visited 4 times, 1 visits today)