Herkesin yaşadığı iğrenç bir his vardır: “Ben bir şeyler kaçırıyorum.” hissi. “Ben bunları yapamadım, bunlar elimden kaydı gitti.” hissi. Bu durum genelde gelen fırsatları değerlendiremediğimiz ve değerlendirebilen başka insanlarla kendimizi karşılaştırınca ortaya çıkar.
İnsan bu hissi yaşayınca kendine söyle bir soru sorar:”Ben böyle güzel deneyimlerden neden mahrum kaldım.” Bu hissin başka bir sıkıntılı tarafı ise kendini karşındakiyle kıyaslarken karşı tarafı kıskanıp bu deneyimleri yaşadığı için ona sinirlenebilmek. Ve bu hissin en kötü yanı, eğer bu his yaşanıyorsa gerçekten bu hayatta önümüze gelen fırsatlar değerlendirilememiştir, elimizden kayıp gitmiştir, ve bu his yüzünden her insanın içinde bir ukte kalır. Ama bu ukte insana çok etki etmez, bir şekilde bununla yaşamak öğrenilir. Fakat zaman her şeyin ilacı değildir, üzerinden ne kadar zaman geçse de içinde ukte kalan şeylere bakıldığında aynı acı yine hissedilir ancak bu bile yalnızca belli bir seviyede katlanılabilir olabilir. Bu seviyenin üstünde ise, hayat cehenneme dönüyor.
Bu elden kayan fırsatların elden kaymasının en büyük sebebi, sosyal alanda bakacak olursak, sosyal anksiyetedir. Sosyal anksiyeteye sahip olmak, insanda bir şeyler kaçırma hissini devamlı ayık tutar. Bir alanda bir şey yapmak istediğinde kafanda o “yargıçlar” oluşmaya başlıyor ve yapmamanı söylüyor. Bunun yanında endişe ve kaygı da eşlik edince bu işi yapmaktan vazgeçilir. Bu davranışın devamı halinde de içinde uktelerle dolu bir hayata sahip olunmuş olunuyor.
Sosyal anksiyetenin ne zaman ortaya çıkacağı da belli olmuyor. Bir kişi bire birde çok iyi iletişim kurabilirken sunumlarda kötü bir performans sergileyebiliyor, veya sunumlardaki performansı çok iyiyken bire bir ilişkilerde aynı performansı sergileyemeyebiliyor. Bu yüzden sosyal anksiyete çok belirgin bir yapıya sahip değildir. Alan Hendrickse “Sosyal kaygı sadece yargılanma korkusu değildir. Yargıçların haklı olduğu korkusudur.” demiştir. Eğer karşıdaki kişinin senin hakkında negatif bir yargısı olduğu düşüncesi oluşursa, bu yargının haklı olduğu düşünülür. Bu yüzden de suç sadece kişinin kendisine çıkartılır ve sonucunda bu kişi acı çeker, bu da sık sık yapıldığında özgüven ve özsaygı kavramlarından söz edilemez bu kişide.
Sonuç olarak, elden kaçan fırsatların fırsatların elden kaçmasının en büyük sebeplerinden biri sosyal anksiyetedir. Fırsatların değerlendirilememesi de bu yüzdendir ve bunun sonucunda, kişide asla geçmeyecek, zamanın bile geçiremeyeceği ukteler oluşur ve içimizde kalan bu ukteler, geri kalan hayatımızı zehir eder.