”Suyun değeri, kuyu kuruyunca anlaşılır.” der Thomas Fuller ünlü İngiliz yazar ve tarihçi. Hayatımızın her yerinde olmasına karşın su, gerektiği değeri ve önemi insanlar tarafından alamamış ve bu önem sırasını petrole kaptırmıştır. İnsanlar için daha büyük önem teşkil eden petrol bugünlerde tükenmekte olma durumundan dolayı daha da bir ilgi çekmiştir.
Birleşmiş Milletler’in yayınlamış olduğu ‘Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri’ 2030 yılına kadar dünya çapında kalkınmayı planlamaktadır. En önem teşkil eden problemden başlayıp giden hedeflerden 17 tane bulunmaktadır. 6. hedef olan ‘Temiz Su ve Sanitasyon’ dünya çapında her insana temiz su ulaştırmak veya bir su kaynağı sağlamaktır. BM, yayınlamış olduğu rapora göre nehirlerden, göllerden ve akiferlerden çekilen tüm suyun yaklaşık yüzde 70’i sulama için kullanılmaktadır buna ek olarak Dünya nüfusunun yarısı yılda en az bir ay şiddetli su kıtlığı yaşamaktadır. Böyle büyük rakamlarla uğraşırken insanoğlunun yaptığı bu bencillik tiyatro sahnelerinde oynanmaya değer bir kesit bile olabilir. Şu zamana kadar belki de tek emin olduğumuz şey ise bir gün kendi çıkarlarımız yüzünden sonumuzun geleceğidir.
1859 yılında bulunan petrol -o zamanlar ham petrol yer yüzüne az az çıkmasına karşın ilk petrol kuyusu bu tarihte yapılmıştır- , ilk defa 1864 yılında, ilk kuyunun yakınlarındaki bir kentte de kullanılmaya başlandı. Bu kent Amerika’daki Pithole kentidir. New York Times’a göre o sırada kuyunun 10 kilometre yakının
da yaşayanların sayısı elliyi geçmiyordu. Ancak en az bir yıl sonra nüfus 10 bin kişiyi geçmiş, 50 otel, büyük bir postane, iki telgraf ofisi ve ondan fazla geneleviyle Pithole kenti hayatı petrolde bulmuştu. Lakin, böyle hızlı gelişen Pithole iki seneye kalmadan yok olmuştur. Teknolojinin ayak uydurması 13 yıl sürmüştür ve ilk petrol ile çalışan araba icat edilmiştir. Buhar gücünden sonra tam anlamıyla bir mucize olan petrol, herkes tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Yıl geçtikçe yapılan araştırmalar göstermiştir ki petrol tükenebilen bir enerji kaynağıdır. Bunun üstüne farklı enerji kaynaklarıüstüne yoğunlaşılmaya çalışılsa da petrole olan bağımlılığımız ne yazık ki sonlanmamıştır.
Günümüzde su ve petrolü karşılaştırmakta olan insanlar bazı faktörleri göz ardı etmektedir. Bunlardan birkaçı şöyledir, sukaynakları tükendikten sonra bizlerin başka şekillerde su üretme ya da bulma şansımız yoktur fakat petrol tükenirse – belki ekonomik krizler çıkabilir ancak bunun çözümü vardır- başka enerji kaynakları kullanılabilir örneğin güneş enerjisi. Yaşamımızın ana maddesi olan sudan bir cennet olsaydı eğer ülkemizde, milletimiz ve doğa için oldukça yararlı olurdu ve uzunca bir zaman su derdi düşünülmezdi. Amma velakin petrol cennetimiz olsaydı diğer ülkeler bizimle çıkar ilişkileri kurar ve bizi sömürmeye çalışırlardı.
Her insan bir birey olarak yaşamayı bırakır ve bir bütün olarak haraket etmeye yönelirse üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir engel yoktur. Dünyamızda her şeyin cenneti aslında var olsa da bizler onları tüketip bitirdiğimiz için sorunları büyütmekteyiz. Her şeyin sonu geldiği zaman ülkemizde bir su cenneti olması hem bizler hem de dünya için etkili ve mühimdir.