Bir Hayat Bir Film

Bir Pazar günü, ailemizle vakit geçirmek istediğimizde aklımıza ilk hangi etkinlik gelir? Film izlemek dediğinizi duyar gibiyim zira izlemek iyi vakit geçirmek, stres atmak, günün yorgunluğunu atmak için pek çoğumuzun yaptığı bir aktivitedir. Peki ya filmler hayata bakış açımızı değiştirecek nitelikte olabilir mi?

‘’Kendi düşüncelerimizin bağımlısıyız. Düşünce şeklimizi değiştiremediğimiz sürece hiçbir şeyi değiştiremeyiz’’

-Santosh Kalwar

Hayatta düşüncelerimizle olduğumuz sürece varız. Farklı perspektiflerden bakmazsak hayata düşüncelerimiz zaman ile körelir. Bu yüzden insan her zaman düşünmek zorundadır. İnsan, düşünmeyi ve hayata yeni açılardan bakmayı da kitaplardan, sosyal hayattan, iş hayatından, sosyal medyadan ve filmlerden gibi birçok alandan öğrenebilir. Ama bunu en çok filmlerde hissederiz. Çünkü hem görsel hem de işitsel olarak düşünmemizi sağlar filmler. Bunların yanı sıra karakterin içinden yaşarız o olay kurgusunu. Günlük yaşamda yaşanamayacak bir tecrübeyi sunar bize filmler. İyi bir filmin köküdür aslında filmin içine girebilmek. Bu tabiri sık sık kullanırız. Sinema salonunda film bittikten sonra bir süreliğine hazmettiğinde olur bu. Duygu ve düşünceler seviye atlar. Örneğin ben 2010 yılında ‘’Av Mevsimi’’ filmini izlediğimde almıştım bu hissiyatı. Bugün halen bir parçam o filmin içindedir. Belki sizin de vardır böyle filmleriniz

Tek bir filmi izlemenin kişiyi bambaşka bir karaktere dönüştüreceğine inanmıyorum. Lakin bilinçaltına işlenen veya işlenmek istenen mesaj yeterince iyi verilirse, zaman içinde kişinin hayata dair fikirleri gerçekten de değişebilir. Bazı insanlar filmleri arkada dursun, arada iş yapayım, yemek yapayım, kısacası ses olsun diye izliyorlar. Buna katılmıyorum. Çünkü sonra kişiye sosyal ortamda film hakkındaki yorumu sorulduğunda, izlediğini söylemeyi bırakın bir yana film hakkında iyi-kötü yorumu yapıyor! Bu insanlardır aslında ‘’Alt tarafı bir film ne kadar abarttınız hayatımıza ne etkisi var.’’ diyenler. Film izlenecek ise gerçekten dikkatli izlenmeli çünkü ancak o zaman insan doğru bir yorum yapabilir.

Film gerçekten seyirciye damga vurmak istiyorsa bu noktada oyuncu kadrosu ve oyuncunun filmdeki karakterine kadar bağlandığı da bir hayli mühimdir. Örnek vermek gerekirse 2008’de aramızdan ayrılan Heat Ledger ‘’The Dark Knight’’ filminde ‘’Joker’’ karakteri ile birçok izleyiciyi oyunculuğu ile hayran bırakmıştı. Kendisi de vefatından sonra Oscar ödülüne değer görülen ikinci aktör olarak adını yazdırdı.

 

Filmler farklı kültürleri görebilmek için de bir fırsattır. Türk filmlerinde Türk kültürüne, Japon filmlerinde Japon kültürüne rastlanır. Bu orada olmamamıza rağmen oranın toplumsal yapısı, devlet düzeni, demografik yapısı hakkında değerlendirme yapmamızı sağlar.

 

Sonuç olarak filmler, insan hayatında tahmin ettiğimizden daha büyük bir rol oynuyor. Senaristler, oyuncular, yapımcılar ve bütün set ekibi de bu rolü üstleniyor. Hayat koşuşturmacasından film izlemeye vakit ayırmayan insanların yoğunlukta olduğuna eminim ama kim bilir belki de içinde bulunduğumuz bu pandemi ve karantina süreci, film izleyebilmemiz adına güzel bir olanak olur.

(Visited 48 times, 1 visits today)