Bir Hayalin Peşinde

Bir gün rüyamda ünlü basketbolcu Kobi Bryant’ı görmüştüm o gün günlerden 26 ocak 2012’ydi.O rüyadan sonra basketbol maçlarını izlemeye başladım.Onun mükemmel bir yıldız olduğunu o maçları izlemeye başladıktan sonra anladım.Tabi o zamanlar hayatın nasıl birşey olduğunu bilmiyordum.Bana hayatın ne olduğunu ögreten kişi Kobe Bryant’dı.

Belki bir gün ona ulaşabilirim diye ona mektuplar yazmaya başladım o gün ilk mektupu yazdığım günün tarihi 24 şubat 2012’ydi.Biliyordum belki ona hiçbir zaman ulaşamıycam ama denemekten  vazgeçmiycektim.Bir umutta olsa bir gün onunla buluşabilirsem ona yazdığım bu mektupları okuturum diye düşünüyordum.İlk mektubumu ayın 24’nde yazma nedenim Kobe Bryant’ın forma numarasının 24 olmasıydı.

2014’de ilk takımım olan sportek klübüne yazıldım.Orada bana ilk gittiğimde forma numaran ne olsun dedikleri zaman benim direk aklıma Kobi’nin o mükemmel maçları geldi ve büyük bir heycan ile 24 dedim fakat o numarayı başkası almıştı ve ben bu duruma çok üzülmüştüm ama aklıma az da  olsa mantıklı bir fikir gelmişti ve numara olarak 12 istemiştim en azından 24’ün yarısı 12 diye o numarayı istemiştim fakat o numarada alınmıştı son çare 21 demiştim en azından tersi 12 diye kendimi kandırmak için.O numara vardı ve artık numaram 21’di.

Sportek klübünde 2 yıl oynadıktan sonra dizimde  “osgood schlatter” denen bir sakatlığın olduğu söylendi.Ben ne olursa olun asla basketbolu bırakmak istemiyordum ama dizim yürüyemiyceğim kadar ağrıyodu doktor 16 yaşına kadar dinlenmelisin ancak o zaman başlayabilirsin dedi.O sırada aklıma Kobe Bryant’ın sözü “En önemli şey denemek ve insanlara harika şeyler başarabilmeleri için ilham vermek” sözü aklıma geldi ve asla pes etmedim.Basketbolu bırakmayıp daha iyi yerlere gelmek için çabaladım,dizimdeki sakatlık aklıma bile gelmiyordu çünkü ben kednime çok inanmıştım.

Yıllardan 2016 olduğu zaman dizimin sakatlığının geçtiği haberini aldım ve daha da çok çalışmaya başlamıştım.Çünkü kendime söz vermiştim Kobi Bryant’ın yolunu takip edicektim.Bu yıl kobi’nin bakseti bırakıcağı haberini aldım ve üzüldüm ama, biliyordum ki her şeyin bir sonu var.Ve o gün gelmişti dünya yıldızı Kobe Bryant kariyerini başından beri sarı mor renkli takımın yani LAKER’sın formasını giydiği takımdan emekli olucaktı.20 yıllık süre boyunca her zaman LAKER’sın formasını giymişti.

O gün gelmişti ve televizyonun karşısına geçmiştim spiker demişti ki bu gün yani kariyerinin son maçında senden 50 sayı bekliyoruz demişti Kobi buna cevap olarak o performansa yaşım dayanırmı bilmiyorum ama elimden geleni yapıcam demişti.O maçta basketi bana sevdiren, dünya efsanesi,beni kötü alışkanlıklardan uzak tutan, bana hiçbir zaman pes etmemem gerektiğini öğreten dünya efsanesi Kobe Bryant son maçında tam tamına 60 sayı atmıştı.Ve bence bir kariyere nasıl başladığın değilde nasıl bitirdiğin  daha önemlidir o da kendine yakışan bir efsaneye yakışan şekilde bitirmişti.

Ben ona söz vermiştim hiçbir zaman pes etmiycem diye.Onun bıraktığı yoldan ben devam etmek istiyordum.Ve o gün gelmişti 2019’un sonuna doğru ben Anadolu Efeste oynamaya başlamıştım.Hayallerime gittikçe yaklaştığımı anlıyordum.

Bir gün takımımla beraber kampa gidiyorduk günlerden 26 ocak 2020’ydi.uçağa binmiştik ve Antalya’ya doğru yola çıkmıştık.Uçaga bindiğimde yapılan anonsla irkildim.Duygularıma inanamadım.Anonsta benim en sevdiğm bana hayatımda yol gösteren adam bir efsane yani Kobe Bryant’In hayatını kaybettiği söylendi.

Ben çok üzülmüştüm çünkü hayatımda en çok değer verdiğim insanlardan biri hayatını kaybetmişti hemde kızıyla beraber.O zaman herşeyden vazgeçme kararı almıştım ama akşam yatağıma yattığımda Kobe’nin sözü aklıma geldi tekrardan “Hayat üzülmek ve pes etmek için çok kısa” benim aklıma bu söz gelince asla pes etmemek gerek diyerek yoluma devam ettim ve onu asla unutmıycam ve yolundan asla ayrılmıycağıma yemin ettim çünkü,kahramanlar gelip gider ama efsaneler asla ölmez…

(Visited 89 times, 1 visits today)