Küçüktüm . 6 yaşındaydım. Annemle bir lunaparka gitmiştik. Girişinde benim eskiden en sevdiğim bir karakter duruyordu . O Miki Fare’ydi . Miki Fare bana çok cana yakın davranmıştı ve bana bir oyuncak hediye etmişti . O oyuncak hala benim ders masamın yanındaki kitaplıkta duruyor ve hiç bir zaman da oradan ayırmayacağım . Tabi o zamanlar bu oyuncağın kim olduğunu bilmiyordum . Annem Miki Fareye teşekkür etmişti ve biz ilk lunapark yolculuğumuza başlamıştık. Uzun bir yol vardı . Sağında ve solunda birkaç tane şeker satan festival marketleri vardı . Gözüme en cafcaflı görünen ve logosunda Miki Fare olan bir şekerciyi gösterdim . Annemden bir tane pamuk şeker istedim . Standın arkasındaki satıcı abla benim ne kadar Miki Fareyi sevdiğimi görünce anneme bir teklif sundu . Eğer 2 pamuk şeker alırsanız bir tane Miki Fare rozeti hediye edeceğini söyledi. Ben hemen araya atlayıp anneme yalvardım . Tabii annem beni kıramadı ve bir kendisine bir de bana pamuk şeker aldı . Pamuk şekerlerin tadı çilek gibiydi ve hayatımda başka o kadar güzel pamuk şeker yemedim .Tabi rozetimi de hemen satıcı ablanın elinden kapıp tişörtüme taktım . Satıcı ablaya teşekkür edip uzun yoldan yürümeye devam ettik . İleride bir şov vardı . Başta bu gösterinin ne olduğunu anlamamıştım ama yaklaştıkça anladım ki bir adam maymunlar ile yetenek gösterisi yapıyordu . Yanında da bir köpek ve kedinin birlikte yaptıkları dans vardı . Onlar da kendi yeteneklerini gösteriyorlardı . Adamın gösterisi yaklaşık olarak yarım saat sürmüştü ve ben ve annem orada dikilmiş izliyorduk. Gösterisi biter bitmez adamın yanına gittim ve maymunlarını ve diğer hayvanlarının adlarını sordum . Birkaç tane ingilizce ad söyledi ve sevmek ister misin diye sordu . Ben de anneme bakıp olur dedim. Maymunlar çok güzel hayvanlardı . Adama teşekkür ettik ve yolumuza devam ettik . Yolda uzun boylu , uzun şapkalı ve uzun saçlı bir adam gördük .Anneme kim olduğunu sordum ve o da “Gidip yakından bakalım mı , o bir sihirbaz.” dedi . Ben de heyecanlandım . Sihirbazın önüne oturduk ve yanımıza birkaç kişi daha gelince sihirbaz başladı gösterisine . Sihirbaz ilk önce sahne adını söyledi . Sahne adı “Kara Meşe” imiş . Kara meşe ilk önce parmak çıkarma gösterisi, ile başlamıştı ve ben buna çok şaşırmıştım . Ama bu bir hiçti . Sıradaki gösteriler daha da ilginçleşiyordu . Bir kağıt çıkardı ve bu kağıdın ortasındaki siyah noktaya odaklanmamızı istedi . Ben de yaptım . Sonra hemen o siyah noktayı çekip beyaz kağıda bakmamızı istedi ve ben de öyle yaptım . Bir de ne göreyim . Beyaz kağıtta da siyah nokta var . Sonradan öğrendim ki meğer zihnim bana oyun oynuyormuş . Annem de benim ilk tepkime şaşırdı ve gülmeye başladı . Ben çok utandım ama belli etmedim . Kara Meşe’nin gösterisi bitince teşekkür ettik ve ayrıldık o bölgeden . Lunaparkın çıkış kapısındaydık ve son bir kez arkamı dönüp el salladım . Arabaya bindik ve eve gittik . Babam bizi bekliyordu . Lunapark maceramız ve orada yapılan festivalin nasıl geçtiğini sordu ve her şeyi anlattım . Güzel günlerdi o zamanlar . Hey gidi günler hey .
Bir Festival Günü
(Visited 48 times, 1 visits today)