Hayatından hiç bir zaman memnun olmamıştı genç kadın. Ailesi de, kazandığı para da, oturduğu semt de, arkadaş ortamı da uymuyordu onun ideallerine. Kendini hiç gülümserken hatta memnun kalmış bir ifadeyle bile gördüğünü hatırlamıyordu. İlk doğan bebekler hep cıvıl cıvıl olurdu mesela. O öyle değildi, bu hayata gözünü açtığı ilk andan bu zamana kadar sahici gülmemişti mesela. Kabul etmişti ama, hayatının istediği gibi olmadığını ve hiç bir zaman o ideallerine uyan yaşamı yaşayamayacağını kabul etmişti. Küçükken arkadaşlarıyla bir kum havuzunda birbirinden farklı ve yaratıcı şekiller çıkartıyorlardı ortaya. Tam o sırada sıkılmış bir şekilde çevresine bakınırken parktaki tüm arkadaşlarının hatta tanımadığı çocukların bile etraflarına mutluluk saçtığını gördü. O gün onun yedinci doğum günüydü. Haksızlık diye düşündü içinden, benim doğum günümde herkes bu kadar eğlenirken benim bunalıp sıkılmam haksızlık. O günden sonra da her yılki doğum gününde aynı durum olmuştu. Yaşadığı her zaman ona kötü hissettirse de doğum günlerinde daha da can sıkıcı bir hal alıyordu. Bugün de doğum günüydü onun, yirmi dokuzuncu yaşına gireceği gündü. İçine doğar gibi olmuştu aslında, bu doğum gününün diğer doğum günlerinden hatta tüm yaşantısından farklı olacağını hissetmişti. Her doğum gününde dilediği dileğin gerçekleşeceğini düşünüyordu, “Lütfen onlar da benim gibi mutsuz olsunlar, yaşamlarından zevk alamasınlar ki ben de kendimi bu kadar kötü hissetmeyeyim.”
O hep bencil bir insan olmuştu, kendini düşünürdü hep. Ben mutlu olsam gerisinin ne hissettiği ne yaşadığı önemli değil derdi hep. Buna rağmen çevresinde bir sürü insan olmuştu aslında şaşırtıcı bir şekilde. Bugün de o her zamanki meşhur doğum günü partilerinden birini düzenlemişti. Küçük bir mekan ayarlamıştı ve ailesinden komşusuna, arkadaşlarından sadece bir kere gördüğü yabancılara kadar tüm herkesi çağırmıştı. Parti başlayalı çok olmuştu ama sanki o her zamanki parti ruhu yoktu etrafta. O zaten hiç bir zaman o kadar eğlenmezdi ama etrafındaki insanlar kalabalıktan olsa gerek büyük keyif alırlardı. Bugün ise sanki bir cenaze törenine dönmüştü etraf. Niye herkes bana benzemiş ki dedi içinden huysuz kadın. Acaba yıllarca dilediği şey gerçek mi olmuştu? Ama o zaman onun mutlu olması gerekirdi. Herkes bu kadar üzgünken o keyifli olamamıştı ki. Eskiden de memnuniyetsiz olsa da çok az eğlenirdi lakin o küçücük eğlence kırıntısının bir tozu bile kalmamıştı ruhunda.
Belki de yanlış düşünüyorum demesine kalmadan ben hep keyifsizdim, onlar eğlenirken sadece onları izlerdim dedi. Şimdi de benim sıram bunda bir haksızlık yok diye düşündü. O sırada arkadaşları ışığı loşlaştırmış, memnuniyetsizce bir doğum günü şarkısı söyleyip özenle hazırlanmış çikolatalı pastayı getiriyorlardı genç kadının önüne. O sene bir önceki senelerden farklı bir şey dilemişti huysuz kadın. Ne olduysa o mumları üfledikten sonra olmuştu zaten.