Bir Çocuk Değişirse Bir Toplum Değişir

Her insan suçlu olarak mı doğar?Hırsızlar,teröristler,dolandırıcılar…İçinde doğuştan bulunan bu içgüdüyle mi suçları işlerler?Onun nasıl bir yol izleyeceği,yapacağı kötülükler kaderinde mi yazılıdır,bununla mı doğar ve yaşamını bununla mı geçirir?Yoksa ailede mi öğrenilir bu değerler?Kin,öfke,hırs,umutsuzluk…

Herkes dünyaya hiçbir kötü duygu,kin,nefret barındırmadan gözlerini açar.Herkes saf ve günahsız şekilde dünyaya gelir,çevredekilerinden öğrendikleriyle kimlikleri oluşmaya başlar.İnsanlardan öğrenir nerede nasıl davranılacağını,tatlı dilli,ahlaklı olmayı…Bunları öğrenmeye en yakınları olan aileden başlar haliyle.Aile düzeni,anne baba ilişkisi çocuğu bebekliğinden itibaren etkilemeye başlar.Çocuk,anne babasının her hareketini doğru kabul edip onların çizdiği yolda adımlarını atar.Mesela küçüklüğünde babası annesine şiddet uygulayan insanlar şiddetin her türlüsüne tanık olur,çözümün sadece şiddet olduğunu verdiği buyrukları sadece şiddetle yaptırabileceklerini düşünürler.Hakimiyetin tek yolu şiddettir onlar için,gözleri başka hiçbir şey görmez.Kadınları sadece ezilen,aşağılanan bir varlık olarak görürler;değer duygusu nedir bilmezler.Ülkemizde şu sıralar oldukça fazla karşımıza çıkan kadına şiddet haberlerinin altında aslında küçüklükte aşılanan bu değer kavramları yatar.Sadece anne baba ilişkisi değil ebeveyn çocuk ilişkisi de çocuğun kişisel kimliğini belirlemesi açısından oldukça önemlidir.”Eğer bir çocuk sürekli eleştiriyle büyürse kınama ve ayıplamayı,düşmanlıklar içinde büyürse kavga etmeyi,aşağılanarak büyürse çekingenliği ve ürkekliği,utanç duygusuyla büyürse suçluluğu öğrenir.Oysa bir çocuk hoşgörüyle büyürse sabırlı olmayı,desteklenip yüreklendirilse kendine güven duymayı,hakkına saygı gösterilirse adil olmayı,güven ortamı içinde yetiştirilse inançlı olmayı öğrenir.”Türkan Şoray’ın bu sözleri aile arası ilişkilerin,çocuklara aşılanması gereken değerlerin önemini güzel bir şekilde açıklamaktadır.Peki bu durumun  çözümü yok mudur?Bilinçsiz ailelerin çocukları ileride onlara benzemeye mahkum mudur?Bu durumda yapılması gereken şey insanların bakış açılarını değiştirmek.Bunun için de çocuk sahibi olmak isteyen ailelere çocuklarını iyi yetiştirebilmeleri adına zorunlu bir eğitim verilmeli.Bu eğitimlerde aile içi düzen nasıl sağlanmalı,ebeveynler hem birbirlerine hem çevrelerine nasıl davranmalı gibi konular üzerinde durulmalı.Bu konularla ilgili çeşitli   aktiviteler yapılmalı,kitaplar okunmalıdır.Ebeveynlerin çocukları için her alanda en iyi anne baba olabilmeleri üzerine çalışılmalı,çeşitli seminerler ve workshoplar düzenlenmelidir.Bu eğitimler toplumun her kesimine hitap etmeli,eğitim verenler maddi açıdan bir beklenti içine girmemelilerdir.

Bahsettiğim bu uygulamalar hayata geçirilirse daha barışçıl bir toplum kaçınılmazdır.Bir anne değişirse bir çocuk değişir,bir çocuk değişirse bir toplum değişir.Bu eğitimler ışığında bakış açıları değişen ebeveynler;merhameti,sevgiyi,hoşgörüyü kendilerine yakın arkadaş edinirler ve çocuklarını yetiştirirken bu duyguları ön planda tutarlar.Çocuklar büyüdükleri zaman kendilerine kılavuz aldığı kişiler,aileleri,gibi davranmaya başlarlar ve onların çizdiği yolda yürürler.Böylece bir çiçek daha dalından koparılmaz,bir kadın daha öldürülmez,bir genç daha çevre baskısı yüzünden hayatına son vermez…

(Visited 173 times, 1 visits today)