Bir Cesaret Gösterisi: Vazgeçmek

Bir şeyden vazgeçmemek belki de bazen kaybetmektir. Bir işten, bir kişiden, yaşadığın şehirden, duygularından ve daha yaşadığın birçok şeyden vazgeçmek…

Yıllarca vazgeçmememiz gerektiğini ve vazgeçmemizin bir kayıp olduğunu öğrettiler. Bizler hayatımızı en çok etkileyen bu dış seslerden korkumuza vazgeçmemiz gereken birçok şeyden vazgeçmenin eşiğinden döndük ve belki de bazen kazanmak için cesurca davranıp vazgeçmeyi öğrenmemiz gerekir.

Ne kadar öyle empoze edilmiş olsa da vazgeçmek kaybetmek değildir. Kazanacağınız yeni şeylere yer açmaktır bazen. Çoğu şeyden doğru zamanda vazgeçmektir işin püf noktası. Hevesimiz olmadan yaptığımız işten, birlikteyken mutsuz hissettiğimiz, bizi aşağıya çekmeye çalışan kişilerden…

Toplumun, en çok da aile bireylerinin vazgeçme, pes etme, bu senin tercihindi ve buna katlanmak zorundasın sözleriyle yaptığı psikolojik baskı birçok kişinin cesaretinin kırılmasına ve bir şeylerden vazgeçmeye korkmasına sebep oldu. Bunca baskıya maruz kalmanın sonucunda da öz güvensiz birer bireye dönüşme yolunda ilerlediler. Bazen de vazgeç, yapamazsın diyerek insanların birçok fırsatı kaçırmasına sebep oldular. İşte bu tercihlere mecbur bırakılarak özgürlüklerini, geleceklerini ve belki de son şanslarını kaybettiler.

Bu durumdan anlıyoruz ki insanoğlu üzerindeki baskılar sebebiyle genellikle yanlış kararlar alıp hayatlarından birçok şey kaybetmiştir. Önemli olan bu baskılara boyun eğmeden doğru zamanda gerekeni ve içimizden geleni, bizim için doğru olduğunu hissettiğimiz şeyi yapmaktır. Çünkü seçiminiz ne olursa olsun sonuçlarıyla uğraşmak zorunda olan yine siz olacaksınız.

Unutmayın ki insanların her zaman, her konuda bir fikri vardır ve onları susturamayız. Bu fikirleri dinlerken kendi mutluluğunu hepsinin önünde tutman gerektiğini unutma. ”Vazgeçme, dayan, devam et, geçer, düzelir…” diye diye sayısız insan mutsuz olduğu ortamlara katlanmak zorunda kalırken bunun sonucunda daha mutsuz bireyler yetiştir ve mutsuzluğunu çevresine yaydı.

Peki bunun sebebi neydi? Toplum baskısı. Çevresindekilerden korkak, pes etti, yarım bıraktı, yapamadı laflarını duymamak için kendi mutluluklarını feda ettiler. Kendilerini değil etrafını mutlu etmeyi seçti fakat bu mutluluk kalıcı olmasa da sebep olduğu mutsuzluk sonuna kadar kalıcıydı.

Aslında bazen vazgeçmemiz gerekiyor. Kendimize yapma, dur deyip bırakıp gidebilmeliyiz. Artık yeter deyip bir şeyleri sonlandırmaya alışmalıyız. Belki de bu şekilde daha mutlu olacaktık fakat yapamadık. Bu tercihleri yapmaktan korktuk. O cesareti toplayıp mutlu olmak yerine bize diretilen yanlış tercihlerle ve bize ait olmayan hayatlarla bize ait olan bir hayatı yaşamaya çalıştık ve mutsuz olduk.

Çoğu zaman vazgeçmememize baskılar değil de kendimiz sebep olduk. Risk almaktan korkuşumuz, alışkanlıklarımızı terk edemeyişimiz sebep oldu. Yenilikler denemektense alıştığımız eskileri yaşamak daha basit geldi. Korkaklık yapıp risk almadık kısaca.

Şunu asla unutmamak lazım ki ”Bir şeyden vazgeçmek her zaman kaybetmek anlamına gelmez.” Çünkü bazen vazgeçmek kazanmaktır, mutlu olmaktır.

(Visited 508 times, 1 visits today)