Bir Aynadır Yalnızlık

İnsanın kendisiyle yüzleşmesidir yalnızlık, dünyada kendisini düşünen tek kişi olduğunu fark etmesidir. İnsanın boğazını sıkan bir ip, tir tir titreten bir fırtına olabileceği gibi küllerinden doğmasını sağlayan bir araç, yüzüne vuran bir umut ışığı da olabilir. Önemli olan yalnızlığın insanın bir amaç uğruna yaptığı bir seçim mi yoksa istemeden kendini içinde bulduğu bir kuyu mu olduğudur.

İnsan tek başına hayatta kalamayan, mutlaka diğer insanlarla çevrili olmayı arzulayan bir varlık olsa bazen sosyallikten vazgeçmek kişiye fayda sağlayabilir. Nitekim, birçok kişinin hayalleri ve hedefleri vardır ve bunları gerçekleştirip gerçekleştirememeleri büyük ölçüde sosyal çevrelerine dayanır. İşte bu noktada; kendini çepeçevre sarıp aşağı çeken toplumdan kurtulmak, yaratıcılığını ve verimliliğini artırmak için toplumdan dışarı adım atanlar vardır. Onların yalnızlığı bir acı, veyahut işkence olmadığı gibi mutluluk ve huzur da değildir. Yüce bir hedefe giden yolda edilen yüzlerce fedakarlıktan biridir.

Yalnızlığı tercih etmenin bir diğer nedeni ise gündelik hayatın zorluklarından uzaklaşmak, binlerce sorumluluğun ve derdin altında ezilen zihnin yükünü hafifletmektir. Her şeyden uzaklaşan zihin nihayet kendi geçmişi, geleceği, planları ve istekleriyle uğraşmaya vakit bulur. Yaşanmış veya kısa zamanda yaşanması istenen mutlu anılar tatlı tatlı canlanır ve kişi huzurla dolar.

Ancak, ne yazık ki, yalnızlık çoğu zaman bir seçim değildir. Bazıları doğuştan şanssızdır. Yanlarında ne olursa olsun onların yanında kalacak bir aile olmadan doğarlar. Sancılı bir yalnızlıktan kurtulmak için mutlaka rahatça arkadaş edinebilecekleri, kendilerine bir aile kurabilecekleri güzel bir sosyal çevreye ihtiyaçları vardır. Bir de ne yaparsa yapsın kendini bir topluluğa kabul ettiremeyen, ücra bir köşede bağırıp çağırsa da sesi duyulmayanlar vardır. Onları, insanı deli edecek sıkıntılar ve dışlandıkları her topluluğa karşı duyacakları büyük bir kin beklemektedir.

Bir zamanlar gayet yolunda giden bir sosyal yaşama sahip olup da ölüm, hastalık, göç gibi tatsız sebeplerle hayatı bir anda tepetaklak olan, adeta yıkılan insanları da unutmamak gerek tabii. Bazen ona kahkahalar attıran bazen de omzuna yaslanıp ağlamasına izin veren biricik arkadaşını kaybeden bir insanın yüreğinin kederle yanması çok doğaldır. Bunun sonucunda; insan kocaman bir topluluk tarafından çevrili olsa da kendini zihninde dolanan o mutlu anıların hapishanesine kapatır. Goethe’nin de dediği gibi: ‘’ Yalnızlık tek kelime, söylenişi ne kadar kolay. Halbuki yaşanması o kadar zordur ki.’’.

Kısacası; herkes için tıpatıp aynı olmayan, birkaç sözcükle basitçe açıklanamayacak bir kavramdır yalnızlık. Adeta düşünceler gibi çeşit çeşittir. Bazen kaderin kişinin eline zorla tutuşturup kaçtığı bir zulüm bazen de yaşama yön vermek için kullanılan bir araçtır. Duyguların ortaya çıkardığı bir durum olabileceği gibi birçok duyguya mahal veren bir sebep de olabilir. İnsanın kendine tuttuğu bir aynadır yalnızlık; geçmişi, şu anı ve geleceği gösteren.

 

(Visited 88 times, 1 visits today)