Ben, bir Anadolu şehri olan Ankara’nın Çayyolu ilçesinde on senedir oturuyorum. Bu on sene boyunca mevsimlerin çevreme ve çevremdeki kişilere olan etkisini artık ezberledim sayılır. Ayrıca mevsimlerin Çayyolu’nda ve Ankara’da olan sosyal etkisini de gözlemledim. Şimdi size sırayla hangi mevsimlerin hangi etkisi olduğunu anlatayım.
Mesela, sonbahardan başlayalım. İlk önce Ankara’nın daha da kalabalıklaştığını fark edersiniz. Ancak bunun sebebi Ankara’ya yeni kişilerin taşınması değildir. Bunun asıl sebebi tatile gitmiş Ankaralıların tatilden dönüyor olmasıdır. Eğer kurban bayramı sonbaharın başında veya yazın sonunda olursa bu etki çok daha büyük olur.
Sonbaharın başında insanlar genellikle kısa giysiler giyerler çünkü yaz sıcağı ve tatil hevesi daha bitmemiştir. Sonra insanlar yavaş yavaş daha sıkı giyinmeye başlarlar. Önce pantolonlar giyilir sonra uzun kollular, daha sonra kapşonlular, sonra da montlar. Ayrıca ayakkabı giyimi de değişir. Mesela sonbaharın başındayken spor ayakkabılar ve terlikler giyilirken sonbaharın sonuna doğru, kışa yakın, botlar ve su geçirmez ayakkabılar daha çok tercih edilir.
Ankara’da sonbahar ilk önce sıcak geçer. Yaz sanki hiç bitmemiş gibidir.Hava sıcaktır ve güneşlidir.Gündüzler hala biraz da olsa uzundur. Ama giderek hava soğur. Sonra da yağmur başlar. Günler kısalır, geceler uzar. Nem artar. Kasım gibi dolu yağışı hatta kar yağışı bile haftada birden fazla kez gerçekleşebilir.
Kışa geçelim.Sert bir kışsa Ankara’nın her yeri bembeyaz olur. Sert değilse aralıklı kar yağışı beklenir. En çok kar yağışı Aralık ve Ocak’ta gerçekleşir. Kar yağmasıyla çam ağaçları hariç bütün ağaçların yaprakları dökülür ve etrafı sade bir beyaz kaplar.
Kışın Ankara halkı genellikle evde durur ya da kapalı alanlarda zamanlarını geçirirler. Bu kapalı alanlar muhtemelen kafelerdir. Ve bu kafelerde yazın alınan soğuk içeceklerin aksine sıcak kahveler alınır. Ayrıca salep ve ıhlamur Ankara halkının favorilerindendir.
Kışın giyilen giysiler bol ve kalındır. Kar botları yaygındır. Giysiler kat kat giyilir. Yün bereler, atkılar eldivenler ve çoraplar giyilir.
İlkbaharda ise havalar ısındığı için çevre yumuşar. İnsanlar daha çok dışarı çıkar ve kalın montlar ve yün giysiler kalkar. Gerçi Mart ayında kalın montlar hemen gitmese de Nisan ayında kesin gider. Havalar ısınsa da tam şort sezonu değildir. Kısa kollu giysiler giyilir ama şort fazla giyilmez.
Restoranlar tekrar dolar. Mağazalar cıvıl cıvıl olur. Sıcak içecekler yerine serin içecekler gelir.İnsanlar zaman geçirmek için dışarı çıkarlar. Ağaçlar yeşerir. Çim tekrar ortaya çıkar.Bahar çiçekleri etrafı sarar. Çevre güzel bir görünüş alır.
Mart ayı yağmur, dolu ya da kar yağışlı geçebilir. Nisan ayında kar ve dolu yağışı çok nadirdir ancak görülebilir.Nisan yağmur yağışlı ve güneşlidir.Mayıs ise yaz gibidir, genellikle sıcak ve güneşlidir.
Yazın Ankara tenhalaşır. Çünkü yaz tatili ve bayram tatillerinde insanlar deniz kıyısına ya da memleketlerine dönerler.Ancak Ankara’da kalanlar hep dışarıdadırlar.Ankara’da deniz olmadığı için havuzlar mükemmeldir.Ya da bir kafede soğuk bir içecek ve dondurma.
Yazın ince ve kısa giysiler tercih edilir. Spor ayakkabılar ve terlikler eski yerini alır. Fötr ve ”cap” şapkalar takılır. Ayrıca sürekli yukarıda olan kızgın güneşten korunmak için güneş kremi ve güneş gözlüğü kullanılır.