Kuşların bile cıvıldamadığı bir pazar öğleni evimin iki sokak ötesinde bulunan kafe de oturuyordum.Bulutlar siyahın bilinmez bir tonunu üstüne giymişti.Önümde kitabım açık elimde ise kahvemin sıcaklığı vardı.Hayatım basitçe durgun ve sakindi.Garsona sipariş vermek için kafamı kaldırdığımda belki de hayatımın siyah rengine beyaz katıcak bir kadın içeri girdi şalı gri paltosu siyah ve ayakkabıları kırmızıydı.Kafasını yer ararca döndürüyordu bazen derler ya,çok düşünmemek lazım.Tebessüm ederek buyurun oturabilirsin dedim.Utanarak sandalyesini çekti ve oturdu bana gülmesi o an içimdeki tüm o bilinmez şüpheleri aldı götürdü.iki saat doyum olmayan sohbetimiz ardından tuvalete kalktım.Döndüğüm zaman yok olmuştu numarasını bile alamamıştım.Üzüldüğümü hissettim.Kitabımı aldım çantamı topladım ve oradan ayrıldım .Sokakta sessizliğin kokusu vardı.Evime girdiğim zaman kedim kapının önünde uzanıyordu.Sahibini görmek adeta onun için ödül gibi bir şeydi.Mamasını kabına koydum ve üstümü değiştirdim camın başında bulunan ufak masama kitabı koydum ve guruldayan karnımı susturmak için mutfağa yöneldim.Buzdolabını açtım ve kara bir delikten farkı yoktu yani bomboştu.Gözümü dünden kalma bir pizza kesti ve çok da düşünmeden yedim.Camın başına yöneldim elime kitabımı aldım baba koltuğuna oturdum ve en son kaldığım sayfayı açtım.Bir kağıt parçası özgürlüğünü arar gibi fırlayı verdi.Üzerinde hemen beni ara yazıyordu ve son rakamı silinmiş bir numara vardı.Belki de tüm umutlarımın çökmüş olduğu o an.Gülüşüne bir roman yazılacak bir kızın numarasına ulaşmıştım.Telefonumu çıkardım ve numarası belki de böyledir,son numarası silinmemiştir.Her sayıyı klavyeme kodlarken karnımda kelebekler uçuşuyordu.Son rakama geldim ve heyecanla telefonu çaldırdım uzun bir beklemeden sonra yaşlı bir amca açtı.sen kimsin! Dedi bende kafede oturduğun adamım hatırlamadın mı dedim.Akşam akşam belanı mı arıyosun diyince biraz ürktüm ve telefonu kapattım.Umudum artık sıfıra düşmüştü.Yalnız hayatıma hızla geri dönecektim.Kara kara düşünürken midem tekrardan gururladı her şeyin siniri artık canıma tak etmişti giyinmem ve evden çıkmam bir oldu merdivenleri indikten sonra bozuk apartman kapısının açılmiyacağı tutuverdi.Kapıya tekme atmaya başladım.Sese ayaklanan apartman sakinleri kapının önüne çıktı.Aslında kapının bozuk değil anahtarımın yanlış olduğunu dile getiren Zuhal Teyze stresimi hisseder gibi evde poğaçanın fırından yeni çıktığını söyledi ve bir çay ikram etmekte ısrarcı olduğunu söyledi.Her ne kadar itiraz etsem de çok ısrarcı olunca kıramadım ve çekinerek içeriye buyurdum.Benim gibi Zuhal Teyzenin de kedisi vardı.Eşi on yıl önce hastalıktan dolayı vefat etmişti yani acıma ortak bir arkadaş sayılırdı Zuhal Teyze.Teyze dediğime bakmayın hayat enerjisi bir ev dolusu insana yeter.Hayatımda dönen belli başlı dertlerime derman oldu.En son ayakkabımı giydim ve o güzel yüzünü asma dedi ve doğru anahtarı verip beni yolcu etti.Evimin yanndaki markete ihtiyaçlarımı karşılamak için uğradım.Aldığım ürünleri okutmak için kasaya götürdüm.Kasiyerin siması çok tanıdık dı,adeta vurulduğum kız gbiydi,yoksa o muydu ?Kafamı kaldırdım ve dedim ki:Pardon simanız çok tanıdık geldi de sabah saatlerinde bu kafede oturdunuz mu?Utanarak evet o bendim,kusura bakma mesai saatime yetişmek için erkenden ayrılmak zorunda kaldım.Acelemden dolayı numaranın son rakamını atlamışım dedi ve o an beynimde havai fişekler patladı.Belki de bilinmez yaalnızlığıma ilacımı bulmuştum.
Bilinmezlik
(Visited 25 times, 1 visits today)