Son yapılan araştırmalara göre, dünyada dakikada 270 doğum gerçekleşiyor. Bu sayı dünya çapında olsa bile oldukça yüksek. Yıldan yıla dünya nüfusunda artış görülmekte. Dünya nüfusu 2020 yılı itibariyle ise BM istatistikleri kapsamında şu an 7,78 milyara ulaşmış durumda. Burada çıkan başka bir istatistiğe göre ise şimdiye kadar toplamda 110 milyara kadar insan doğdu. Bilim insanlarına göre bu artış böyle devam ederse dünyanın kaldırabileceğinden fazla nüfusla karşı karşıya gelebilir. Peki fazla nüfus bize ne gibi sonuçlar doğurur?
Fazla nüfusun en büyük faydalarından biri iş gücünün de fazla olması. Bu sayede üretim hızlanır ve daha çok ürün elde edilebilir. Aynı zamanda vergilerden kazanılan miktar da artar bu da devletin hanesine giden miktarı arttırır. Fakat fazla nüfus yüzünden enflasyon artar ve işsizlik oranı yükselir. İşsizlik oranın artmasıyla gelir dağılımı eşitsizleşir. Nüfusa bağlı yatırımın artmasıyla devletin ekonomisinin gelişmesi yavaşlar. Toplumda sosyal denge bozulur, günümüzde Hindistan’da gördüğümüz gibi bir kesim çok zengin olabiliyorken bir kesim ise o kadar fakir kalır. Tüketim fazlalığı doğal kaynakları bitirir. Doğal kaynakların bitirildiği gibi doğal alanlar da yapılanmayla dolar ve tarım için yeterli alan kalmaz. Tüm bu olumsuzluklar nüfusun fazla olmasının pek iyi bir durum olmayacağı akla az nüfusun tam tersine faydalı mı olacağı sorusunu getiriyor. Gerçekten nüfuz azlığı olumlu bir durum olarak nitelendirebilir mi?
Günümüzde her ne kadar dünyada olan nüfus artışı hızla devam etse de zengin toplumlarda, gelecek nesil olarak adlandırdıklarımız, çocuk sahibi olmaya gerek duymuyorlar. Sebepleri arasında, kadınların daha az çocuğa sahip olma eğilimi, ve aile emeği veya emeklilik refahı kaynağı olarak çocuklara olan ihtiyacın azalması gibi çeşitli nedenler var. Bunun olumlu veya olumsuz bir şey olması tamamen değişebilir. Ülke, verimliliğini nüfusun azaldığından daha arttırabilirse, ekonomisi, vatandaşlarının yaşam kalitesi ve çevre açısından sonuçlar net pozitif olabilir. İşgücü verimliliğini nüfusunun azalmasından daha hızlı artıramazsa, sonuçlar olumsuz olabilir.
Sonuç olarak, her ne kadar gelişmiş ülkelerde nüfus azalışı yapılan kontrole bağlı olsa da dünyada nüfusun artışının ve azalışının kontrole alınması yapılabilecek en iyi şey. Fazla veya az nüfusla ülkeler sıkıntı çekmese bile dünya sıkıntı çekebilir. İkisini de kontrole almak adına nüfus artışı için bilgilendirici eğitimler verilmeli, toplum baskısı yüzünden okutulmayıp evlendirilen kadınlara yardım edilmeli, nüfus azalışı içinde olan ülkelerde ise ailelere teşvik edici fırsatlar sunarak en azından çocuklar sayesinde ekonomik sıkıntı çekilmeyeceği garantisi verilerek çoğu kişinin fikirleri değişebilir. Bu gibi fikirler sayesinde nüfus kontrole alınarak dünya için olan en iyi yolla gidilebilir. Dünyanın hepimizin dünyası olduğunu, ülkelerin sadece kendini düşünerek kendilerinin de bulunduğu dünyayı riske attıklarını hatırlatmak en doğrusu olur.