İnsanoğlu var olduğundan bu yana gelişimine ve ilerlemesine derin bir merak duygusu ve bilgi açlığı yön vermiştir. Bu duygusunu tatmin etmek için sayısız araştırmalar yapmış, öğrenilen her yeni şey yeni buluşların kapılarını aralayarak bir çığ gibi büyümüş ve insanoğlunu bugünlere getirmiştir.Bazı insanlar bilimin dünyaya yani tüm insanlığa ait olduğunu ve ulusal sınırları olmadığını iddia ederken kimileri de buna karşı çıkarak bilimin kişisel ve ulusal çıkarlar için kullanıldığını iddia etmektedir.
Nobel ödülleri bilimin ulus tanımadığının en güzel örneklerinden biridir. Nobel ödüllerinde ulusal kimliğe dikkat edilmeden verilen ödüller bir kişinin veya çalışma ekibinin yaptığı şeylerin daha önemli olduğunu gösteriyor bize. Nobel ödülleri aynı zamanda bu yeni çalışmaları dünyaya tanıtarak diğer bilim insanlarına yeni ufukları ve istikametleri göstererek onları insanlığın bir parçası haline getiriyor. Bu yeni çalışmalar dünyada çok büyük etkiler bırakabiliyorlar ve bu çalışmaları ulusal sınırlar içerisinde tutmak, sınırlamak günümüzün bilgi toplumunda neredeyse imkansız hale geliyor. İkinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren nükleer silah teknolojisini ABD icat etmesine ve gizli tutmasına rağmen, konuyla ilgilenen ve araştırmalara odaklanan diğer ülkeler de yıllar içerisinde aynı teknolojik seviyeye ulaşmışlar ve konuyla ilgili bilimsel gerçekler saklanamaz hale gelmiştir. Kaldı ki günümüz bilgi teknolojileri ve açık kaynak paylaşımlı bilimsel çalışmalar ve buluşlar bir çığ gibi büyüyüp dünyaya yayılmakta ve bir süre sonra buluşu kimin yaptığı değil o buluşun dünyanın farklı bölgelerindeki çalışmalarla nasıl büyütülüp geliştirildiği ve başka yönlere evrildiği konuşulmaya başlanmaktadır.
Ancak sürekli devinim halindeki bu bilgi iklimi tüm buluşların insanlığa mal edildiği ve eşitlikçi bir şekilde dünyanın faydalandığı anlamına gelmemektedir. Örneğin Covid-19 salgını için tüm dünyada zamana karşı girişilen aşı bulma yarışının ipini göğüsleyebilen sayılı ülkeler bulunmaktadır. Ancak bulunan aşıların diğer gelişen veya gelişmemiş Afrika ülkeleriyle paylaşımı ile ilgili henüz hiçbir adım atılmamıştır. Çünkü aşıları icat eden şirketler için bu konu sadece bilim ve insanlığa katkı meselesi değil bir kar meselesidir. Yani her ne kadar bilim paylaşılıyor görünse bile bu bilim sayesinde kazanılan paralar maalesef diğer insanlık değerlerinin önüne geçiyor. Ve bu durum bilimin ulusal sınırların değil belki ama şirketlerin kasalarıyla sınırlandırılmaya çalışıldığı bambaşka bir dünyayı önümüze seriyor.
Ne kadar uğraşırsak uğraşalım maalesef bazı engelleri aşamıyoruz ama bunları azaltmak mümkün. Şu anki koşullar yüzünden her ne kadar bu bilgi paylaşımları sınırlandırılsa bile bilgiyi sonsuza kadar hapsetmek mümkün değildir, çünkü bir su damlacığı gibi herhangi bir çatlaktan sızar ve akan bir nehirle birleşir. O akan nehir ise bilimdir ve bilim herhangi bir engel tanımaz. Önünde bir engel olsa bile etrafından bir yol bulur ve şu an bazı milletlerin yaptıkları şey ise o engellerden biri olmaktır.