Bilim ve sanat, insanın dünyayı anlamayası çok önemli iki alan. İkisi de farklı yollarla insanları keşfeder ama ortak yanları yaratıcılık ve dikkatli gözlem yapmaktır.
Küçüklüğümden beri resim yapmayı çok seviyorum ve zamanla bilimin sanata nasıl ilham verdiğini fark ettim. Doğadaki şekiller, mesela ağaç dallarının yukarıya doğru büyümesi ya da çiçeklerin renklerinin çeşitliliği, resimlerimde hep bir bütün oluşturuyor. Aynı zamanda fen bilimlerine olan ilgim de bu gözlemlerimle daha arttı.. Mesela gökkuşağındaki renk sırasını bilmek gökyüzü resmi yaparken çok işime yarıyor ya da hayvanların hareketini öğrenmek, onları çizerken bana çok yardımcı oluyor. Resim yaparken küçük ayrıntılara dikkat ederim. Mesela bir çiçeğin yapraklarının düzeni veya gökyüzündeki renklerin nasıl değiştiği gibi. Fen bilimlerinden öğrendiklerim bu detayları anlamamı sağlıyor. Örneğin kimyadaki tepkimelerle renklerin nasıl değiştiğini öğrenmek ya da fizikteki hareket kurallarının resimde perspektif oluşturmaya nasıl yardım ettiğini görmek bana büyük heyecan veriyor.
Tarihte bilim ve sanatın birbirine nasıl ilham verdiğine dair birçok örnek var. Mesela en büyük hayranı olduğum Leonardo da Vinci, hem bir bilim insanı hem de büyük bir sanatçıydı ve bu iki alanı eserlerinde birleştirdi. Günümüzde de bilim insanları sanatla ilgilenerek yeni ve yaratıcı çözümler buluyorlar. Bilim ve sanat, insanın merakını besleyen ve hayatı daha ilginç kılan iki büyük güç. Eğer sadece fen bilimleri olsaydı, yine çok mutlu olurdum çünkü bilim ve sanat, bana evreni en güzel şekilde anlamayı öğretiyor.