Bilgiyle Uyku Ters Orantılıdır

“Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak.” Sigmund Freud’un bu sözleri insanda derin duygular uyandırıyor bence. Sonuçta uyku dediğimiz şey aslında insanlar için bir zorunluluk. Bunu birçok yönden ele alabiliriz aslında ama ben burada Freud’un sözündeki gibi uykunun psikolojiyle alakasına değineceğim. Merak etmeyin bu Freud’u eleştirdiğim bir yazı olmayacak. Aksine söylediği sözün ne kadar da doğru olduğunu göstereceğim.

Örnek vermem gerekirse sizden küçüklüğünüzü düşünmenizi isterim. Küçükken yaşınıza uygun olmayan bir korku filmi izlediniz ve çok korktunuz. Sonuçta filmde her ne olduysa bu yaşınızda onunla başa çıkamayacağınız aşikar. Ve bu size o filmdeki tehdide karşın  derin bir korkuya sebep oluyor tabii ki. Üstesinden gelemeyeceğiniz şey sizde sebepsiz bir sürü şüpheye yol açıyor. Bu şüpheler daha önce hiç de kafanıza takmadığınız küçük şeylerden beliriyor mesela. Bir kapıya asılmış paltonuz veya masanıza koyduğunuz bir çiçek buna örnek olabilir. Karanlıkta anlamakta güçlük çektiğiniz bu nesneler daha önce sizi hiç korkutmamış olmasına rağmen sadece o korku filmini izlediğiniz için sizde farklı şekillere bürünüyor belki. Mesela paltonuz o filmdeki katil veya o vazodaki narin çiçek aslında bir bıçakmış gibi. Ve siz de hemen düşünmeye başlıyorsunuz. Nasıl olur da ben bunları düşünmeden uyurum diye. Besbelli kaçmaya çalışıyorsunuz o masum nesnelerden. Ne kadar korkakça da gelse o nesneler sizi o kadar korkuttu ki onlardan kaçmaya mecbur hissetiniz kendinizi. Peki ya uyuyup kaçmayı denemekten bile o kadar korkuyorsanız ne olacak ? Uyanık kalacaksınız ve o korktuğunuz bütün nesneler adeta üzerinize gelecek. Ne olursa olsunlar sonuçta onlardan kaçamadığınız sürece onlara yakalanmaya mecbursunuz. Sonuçta o ögelerden vaktinde kaçamadınız veya kurtulamadınız. Bu yüzden sabaha kadar o düşüncelerle yüzleşmek zorundasınız. Onları susturmanın bir yolu yok çünkü. O yastığa kafanızı koyduğunuz anda bütün düşünceler aklınızda toplanacak tıpkı yatmanızı beklermiş gibi. Size de onları bir güzel dinlemek kalıyor. Bu bir paradoks bir bakıma. Yakalanmamak için kaçmak ama yarın da aynı düşünceleri yaşayacağınızı bilerek kaçmak. Sonsuz bir döngü sanki. Bu yüzden eğer çok fazla biliyorsanız çok az uykuya sahip olursunuz.

Ama bence bu söz doğru olduğu kadar çok minik bir detayı atlıyor. Eğer ki o kaçmak istediğimiz şeylerden güçlüysek n’oluyor ? Ya da hiçbir şeyden korkmayacak kadar kudretliysek kaçılması gereken şey biz mi oluyoruz ? Aslında burada güç dediğimiz şey cahilliğe çıkıyor. Ne kadar az bilirseniz o kadar iyi uyursunuz.

 

 

(Visited 14 times, 1 visits today)