Hayatta bir şeyi yapmak için önce o eyleme karar vermek gerekir. Bu her şey için geçerlidir. En basiti nefes almak bile kafamızda otomatikleşmiş bir karardır. Kararların temelindeyse aslında bilgi yatar. Örneğin su içmezsek hayatta kalamayacağımızı bildiğimiz için kafamızda bu eylemi gerçekleştirmek için karar veririz ve bir kere karar verdikten sonraki seferlerde bu kararı tekrarlarız ancak sürekli tekrarlanan bir eylem olduğu için direkt bir şekilde karar işlemini sonlandırırız. Fakat her şeye bu kadar kolay karar verilmiyor. İşte bu noktada uzun bir düşünme giriyor mevzuya. Düşünme eylemi hayal gücünü ve bu yetiyi etkin bir şekilde kullanmayı da beraberinde getiriyor.
Anlaşıldığı üzere karar vermenin temelinde bilgi ve hayal gücü yatar. Bunlarla ilgili olarak ünlü bilim adamlarının sözleri de mevcuttur. Albert Einstein’ın dediği gibi “Hayal gücü, bilgiden daha önemlidir.” ve Thomas Edison’un söylediği gibi “Hayal gücü, bilgiyle birleştiğinde başarıyı getirir.”. Bunların üzerine konuşmak gerekirse, her ikisinin de farklı bakış açılarından doğru olduğu söylenebilir. Einstein’ın sözü, yalnızca bilginin önemsendiği ve sadece beyinde muhafaza edilen kuru bilgiyle başarılı olunmaya çalışılması durumunda tam da yerinde oturan bir sözdür. Çünkü kuru bilgiyi öğrenmeyi zaten herkes yapabilir, önemli olan bu bilgiye farklı bir bakış açısından bakarak onu kendi kafamızdakilerle harmanlayarak başarıyı beklemek en doğrusu olacaktır. Bir diğer söz olan Edison’un sözüne gelecek olursak, onun da aynı şekilde haklı olduğunu söyleyebiliriz. Evet, Einstein’ın sözünde bahsettiğimiz üzere hayal gücü önemli ancak o da tek başına yeterli değil. Yalnızca hayal gücünü kullanarak belki yaratıcılığı ortaya koyabiliriz ama iş gerçekçi olmaya geldiğinde iş bu noktada kalacaktır. Yani daha öncesinde kuru bilgi dediğimiz olgu da nesnelliğe ulaşmak ve başarıya uzanmak için gereklidir. Aslına bakarsak hangisinin daha basın olduğu kişiden kişiye değişebilir. Birisi hayal gücünü daha baskın olarak kullanırken bir diğeri bilgi dağarcığını daha etkin kullanır. Burada tamamen kişinin tercihi ön plandadır. Ancak bu hayal gücü veya bilgiden birisinin dışarda kalması anlamına gelmemelidir. Çünkü onlar ancak bir arada olduklarında gerçek başarıya götürürler. Kişiden kişiye değişen yalnızca hangisinin daha baskın olacağıdır.
Özetlemek gerekirse karar verme yetisi insanda doğal olarak bulunan bir şeydir ve bilgi ile hayal gücünden oluşur. Önemli olansa bu süreçte her ikisini de etkin bir şekilde bir arada kullanmaktır. İşte büyük bilim adamlarının anlattığı da şudur ki : Bilgi ve hayal gücü harmanlandığında başarı kaçınılmaz bir gerçektir.