Bilgi ve Mutluluk

Bilgi bizim yapabildiğimiz ve yapabileceklerimizdir. Sahip olduğumuz şeylerle günümüzde yapabildiklerimizin yanı sıra gelecekte yapabileceklerimizi belirler. Bilgiye ulaşmamızı sağlayan en önemli araçlar olan akıl, mantık, deney ve gözlem sayesinde gelecek hakkı hastalıklara tedavi buluyoruz, milyarlarca insanın muzdarip olduğu sorunlara çözüm buluyoruz, daha rahat yaşıyoruz.  Bütün bunların kökeni meraka dayanmaktadır.

Merak insanın en temel duygularından biridir. İnsanlar bir gizemi çözmek için her yola başvururlar, içlerinde amansız merak fırtınaları kopar. Ne olursa olsun onun ne olduğunu öğrenmeli, altında yatan gizemi ortaya çıkarmalılardır. Meraka karşı koyamazlar, bu da başlarına pek çok iş açabilir. Kişinin yaralanmasıyla, sakatlanmasıyla, hatta ölmesiyle sonuçlanabilir. Bütün bu risklere karşın son derece tatmin edici ve ödüllendirici olma olasılığı da bir hayli yüksektir.

İnsanlık olarak daha bilgi çağının başındayız. On yıl öncesine kadar bilgiye ulaşmak aşırı zor bir eylemken şimdi bir internet bağlantısı kadar uzakta. Hayatımızın her anında kolaylıkla bilgiye ulaşabiliyoruz, hatta artık sadece konuşarak bile bunu yapabiliyoruz. Eskiden bilgiye ulaşmak şimdikine göre katbekat daha zordu. Günümüzde olduğu gibi, dünyanın diğer ucuyla saniyenin onda biri hızda iletişim kurmak mümkün değildi. Çoğu kimse okuma yazma bile bilmiyordu, kitaplara erişmek hiç de kolay değildi. Bilimsel metotlarda yoksun olunması bu kitapların güvenilirliğini de muallakta bırakıyordu. Bu sebeple eski zamanlarda bilgi kaynaklarına ulaşmak, ulaşılsa bile bu bilgilere sırt dayamak temelsiz bir binaya güvenmekten farksızdı.

Bilgi ve merak kısmı bir yana, insan zekasının da bilgiye ulaşma ve analiz kısmındaki önemi aşikardır. İnsan beyni her ne kadar anlayamadığımız bir şekilde kompleks ve gizemli olsa da işleyebileceği bilgi ne yazık ki sınırlıdır. Kişiden kişiye göre değişen bu zeka kapasitesi durumu, aşırı bilgi yüklemesi durumunda bireyde olumsuz etkiler bırakabilir. Beynimiz, sınırları uçsuz bucaksız bir makineden farksızdır. Sınırı belirsiz bu biyolojik bilgi işleme sistemimiz, her ne kadar depolama kapasitesi yüksek olsa da her makine gibi onun da bir sınırı var, ve bu makine ne kadar iyi çalışırsa çalışsın arıza yapma ihtimali kaçınılmazdır ve bu makinenin arza yapma ihtimali sınırları zorlandıkça artar. Her ne kadar yüksek zeka ve bilgi bir övgü kaynağı, bir mucize olarak görülse de; unutmayın ki deliler her zaman en çok bilenler olmuşlardır. Nasıl temel yaşam kaynağı suyun bile fazlası zehirse, bilginin fazlası da zehirden farksızdır.

Sadede gelmek gerekirse, bilgi uçsuz bucaksız bir dehlizdir. Dışardan bakan kişi sadece yüzeyini görebilir ve doğal olarak merak eder. Merak duygusuna yenik düşen insan dehlizin diplerine indikçe daha önceden görmediği şeyler görür. Yeni bilgiler ile donanmış kişi, bilgi dehlizinin büyüleyici dünyasına kendini kaptırır, ta ki kendi sınırlarını aşarak dehlizin en diplerine inene kadar. Bilgi aşkı ile dolup taşan insan, yalnızca bir şeyi fark etmez: İndiği bu büyülü dehliz her ne kadar göz kamaştırıcı olsa da onu derinliklerde yavaşça derin karanlığın onu boğduğunu yalnızca nefessiz kalınca fark eder.

(Visited 7 times, 1 visits today)