Bilgi… Medeniyetimizi hatta dünyamızı şekillendiren yegâne olgu. Herkes hayatın her anında yeni şeyler öğrenir, bu öğrenilen bilgilerin her birinin farklı bir de yeri vardır. Bu bilgi taneciklerinin bazıları insanlık adına çok büyük işler başarır bazen. Yeri gelir uzaya çıkarır, yeri gelir önemli bir hastalığa tedavi bulur, yeri gelir bir çocuğun bilime âşık olmasını sağlar. Peki bu bilgi tanecikleri mutluluk getirir mi?
İnsanlık var olduğundan beri insanoğlu bazı duygular arzular ve hayatı boyunca bunlara ulaşmaya çalışır. Özgürlük, merak ve mutluluk bunların başında gelir. Örneğin; ölüm korkusu da bu yüzdendir, insanı kısıtlayan bu acı durum karşısında insan özgürlük duygusunu tadamaz bu da korkuya sebep olur. Bilgiye ulaşmayı amaçlamak da merakın bir getirisidir. Tabii ki her insan bütün duyguları eşit bir şekilde arzulayamaz. Bazı insanlar mutluluğu bazı insanlar da merakı daha çok isterler. Ne kadar örnek olarak göstersem de aslında en çok fark bu iki duygu arasında belli olur. Merak masum bir duygu değildir çünkü. Uğruna çok zamanlar harcanır, çok kalpler kırılır merakın. Bilgiye ulaşmak kolay mıdır? Ödün vermeniz gerekir en başında. Arkadaşlarınız sizi sohbet etmeye çağırırken gitmemeniz, onlar eğlenirken tozlu kitapların sayfalarını karıştırmanız gerekir. En azından okula gitmeniz, ailenizden çok tanımadığınız insanlara maruz kalmanız gerekir. Engizisyon mahkemesi aleyhinize karar aldığında bile “E pur si muove!” diyebilmeniz gerekir. Mutluluk arzusu bunları yapmayı engeller. Toplum tarafından değer görmemek veya keyifli saatler geçirememek bu arzuya sahip insanların tatmak istemedikleri durumlardır. Pek tabii bilgiye ulaşmak insana haz verir fakat bilgiye ulaşana kadarki sancılı sürecin bu tatmin edici ödülünü kazanabilmek mutluluğu arzulayan bireylerin pek çoğunun sahip olmadığı bir sabır gerektirir.
Sonuç olarak, ele aldığımız duygular insanları insan yapan olgulardır ve hayata bir anlam katarlar. Ne yazık ki hepsi aynı derecede bir insanda bulunmaz. Duyguların önem derecesi insanların vizyonları ve hayat gayeleriyle alakalıdır. Hayata olan bakış açısı ve vizyonun değişmesi bu duyguların da önem derecesini değiştirebilir ve bu da bilgiye ulaşmayı ya da mutluluğu elde etmeyi sağlayabilir. Bana kalırsa ne olursa olsun insanların bilgiye ulaşması şart. Öbür türlü basit hayvanlardan hiçbir farkımız kalmaz. Bilgiye ulaşmak, yeni şeyler üretmek gerekir daima. Ayrıca bilgi, sadece bilimle bağdaştırılmamalıdır. Yeni bir müzik aleti öğrenmek veya farklı bir sanat dalında yeni bir şey öğrenmek de bilgiye ulaşmaktır. Bu durumlar toplumumuzda mutlulukla bağdaştırılır fakat sanatsal faaliyetlerin de her anı mutlulukla donanmış halde değildir. Bilgiye ulaşmanın verdiği hazla aynıdır bu durumlarda “mutluluk” adıyla andığımız olgu.