Bile Bile Lades

Bundan bir zaman önce çok fazla felaket üst üste geldi. Sonrasında ülkeyi toparlamak adına yönetimin değişmesine karar verildi. Kimse böyle bir şey olabileceğini hayal etmiyordu ama…

Olayın başına dönecek olursak: Buzullar eriyor dünya ısınmaya devam ediyordu. Kimyasal atıklar dünyayı hızla kirletiyordu. Doğal kaynaklar her geçen gün azalıyor ve mahvoluyordu. Bütün bu olanlara rağmen insanlar durmamakta karalı görünüyordu. Doğanın onları terk etmeyeceğine olan inançları tamdı fakat doğa çok acımasız bir şekilde geliyordu. kıyı şeritleri tamamen sular altında kalmış insanlar yavaş yavaş iç bölgelere doğru göç ediyorlardı. Nüfusumuz gün geçtikçe artıyordu. Deniz ilerliyordu. Yavaş yavaş toprak kaybediyorduk.  İnsanlar çok endişeliydi, herkes diken üstündeydi. Bu problemlerin yanı sıra ekonomi de felaket durumdaydı. Kişi başına düşen yıllık gelir hiç bu kadar düşmemişti. Zenginler hala zenginlerdi ama onların zengin kalabilmesi için halkın her geçen gün fakirleşmesi gerekiyordu. Tarım faaliyetlerinin neredeyse tamamı durmuştu. Çiftçi ekeceği  tohumu satın alamıyor, alabilse tarlasını sulayamıyordu. Gübre fiyatları da hayli artmıştı. Hayvancılık neredeyse tamamen bitmişti. Suların kirlenmesinden dolayı hayvancılık çok daha pahalı bir mesleğe dönüşmüştü. Devlet politika değiştirip duruyordu ama bu hiçbir işe yaramıyordu. Ülkede artık birbirinden tamamen farklı hayatlar yaşayan 2 kesim vardı. Halk açtı, devlet yöneticileri her gün yeni bahaneler buluyordu ama çözüm bir türlü yoktu. Halk gün geçtikçe sinirleniyordu. İleri gelenler durumun ne kadar kötüleşeceğini bilmiyorlardı fakat halk her geçen gün biraz daha kızgın oluyordu. Bir süre sonra halkta teşkilatlanmalar oluşmaya başladı. İlk başlarda sadece konuşarak, basın açıklaması yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar fakat karşılaştıkları muamele onları hiç mutlu etmedi. Ne zaman bir yerde toplanılsa açıklama yapılacak olsa kolluk kuvvetleri tarafından müdahale edilip dağıtılıyorlardı. İleri gelenler bu şekilde günü kurtarıyorlardı fakat uzun vadede insanlar çok daha sinirli bir şekilde yeniden bir şeyler yapmaya çalışıyordu. .  Bir zaman önce devleti hala seven küçük bir azınlık vardı fakat artık halktan kimse mevcut yönetimi istemiyordu. Bunun için vahşileşmeye, acımasızlaşmaya ve savaşmaya hazırlardı. Halk yavaş yavaş silahlanmaya başlamıştı. Artık kolluk kuvvetleriyle çarpışıyorlardı. Ülkenin her bir noktasında ayrı ayrı çatışmalar çıkıp duruyordu. Bu çatışmalar sırasında çok fazla masum sivil ölmüştü ama insanlar bunu görmezden geliyorlardı. Savaşlarının sonunda mutlu olacaklarına inanıyorlardı. Ülkede çok büyük bir iç savaş çıkmıştı. Halkın artık asıl amacı yönetimi değiştirmekti. Eskiden daha iyi kararlar alınması için savaş veren halk bu durumdan bıkmış artık yönetime olan inançlarını kaybetmişti. Kendilerine bir lider belirlediler ve o liderin ışığında yeni bir yönetim

Bu yeni karalara göre devletin aldığı kararları sorgulamak ve darbe yasaktı. Olası tehlikelere karşı kıyılardan on beş kilometre içeriye kadar olan kısım yasak bölge ilan edilmişti. Kıyılara ulaşım yasaklanacaktır. Halkın mevcutta bulunan gayrimenkulleri ve kimlikleri alınıp yerine yeni düzene uygun gayrimenkulleri ve kimlikler verilecekti. Doğacak olan çocukların isimleri devlet tarafından verilecekti. Yaşayacakları ev, alacakları araba ve yapacakları meslek devlet tarafından belirlenecekti. Kitle iletişim araçları devlete bağlı olacaktı. Ülkede tek bir kanaldan televizyon yayını yapılacaktı. Başka televizyon kanallarının kurulmasına izin verilmeyecekti. Yayın için belli saatler olacaktı. Telefonlar dinlenecek yasa dışı konuşmalar kolaylıkla test edilecekti.

Bu hiç de insancıl olmayan koşullarda yaşamaya evet demişti insanlar. Bundan sadece birkaç yıl önce böyle bir şey olacağını söyleselerdi inanamazdı. Ama artık bu düzen bana fazla geliyordu. Dayanamıyorum. Çok üzgünüm…

 

(Visited 30 times, 1 visits today)