İnsan beyni. Çok kompleks bir yapı gibi gözüküyor değil mi? Ama aslında yapının ne kadar basit ve düşüncelerimizin aklımızdan geçmesinin bir mantığı olduğunu söylesem?
Yıllar boyu araştırmacılar kendi kafalarındaki şey hakkında tonca araştırma yaptı. Gerek yapısı, şekli ve içindeki hücreleri olsun gerçekten ilgi çekici bir organ. Siz bu yazıyı okurken veya bu konuyu düşünürken bile bu işi gözleriniz algılıyor ve sinyalleri beyine sinir hücreleri sayesinde yolluyorlar. Beyinde nöronlar bu veriyi analiz edip bizim bilmemizi sağlıyorlar. Bunları düşünürken, ben bunları yazarken aslında beynim kendi kendini düşünmüş ve bu araştırmaları kendisi yapmış oldu.
Beyin inanır, beyin düşünür, beyin konuşur, beyin yapar, beyin eder… Bir şeye bağlı olmak ister. Hiçbir zaman yalnız kalmamak ister ki aslında birden çok iç ses vardır. Egolar da diyebiliriz bunlara. Bizim yaradılışı düşünüp kâinatta kendiliğimizden var olmadığımızı inanmamızın sebebi de yalnızlık ve bir şeye inanma ihtiyacı. İnanç. İnsanları bir çatı altında topluyor ve bir düşünceye sabitliyor. Gerçekten aitlik ve grup olmanın insan beyninin bir ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Peki bunlar bizi köleleştiriyor mu, özgürleştiriyor mu?
Her inancın bir düzeyi olmalı, herkes bir düzeyde inanmalı ve onu kendi süzgecinden geçirmeli. Ancak o zaman kölelikten gerçek düzgün bir özgürlüğe geçebilir. Eğer insan kendini kaptırmayıp düzgün düşünerek davranabilirse inanç o zaman gerçekten köleliğin tam tersi ekstra bir kuvvet getirir.
İnsan beyni. Çok kompleks bir yapı gibi gözüküyor değil mi? Ama aslında yapının ne kadar basit ve düşüncelerimizin aklımızdan geçmesinin bir mantığı olduğunu söylesem?
Yıllar boyu araştırmacılar kendi kafalarındaki şey hakkında tonca araştırma yaptı. Gerek yapısı, şekli ve içindeki hücreleri olsun gerçekten ilgi çekici bir organ. Siz bu yazıyı okurken veya bu konuyu düşünürken bile bu işi gözleriniz algılıyor ve sinyalleri beyine sinir hücreleri sayesinde yolluyorlar. Beyinde nöronlar bu veriyi analiz edip bizim bilmemizi sağlıyorlar. Bunları düşünürken, ben bunları yazarken aslında beynim kendi kendini düşünmüş ve bu araştırmaları kendisi yapmış oldu.
Beyin inanır, beyin düşünür, beyin konuşur, beyin yapar, beyin eder… Bir şeye bağlı olmak ister. Hiçbir zaman yalnız kalmamak ister ki aslında birden çok iç ses vardır. Egolar da diyebiliriz bunlara. Bizim yaradılışı düşünüp kâinatta kendiliğimizden var olmadığımızı inanmamızın sebebi de yalnızlık ve bir şeye inanma ihtiyacı. İnanç. İnsanları bir çatı altında topluyor ve bir düşünceye sabitliyor. Gerçekten aitlik ve grup olmanın insan beyninin bir ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Peki bunlar bizi köleleştiriyor mu, özgürleştiriyor mu?
Her inancın bir düzeyi olmalı, herkes bir düzeyde inanmalı ve onu kendi süzgecinden geçirmeli. Ancak o zaman kölelikten gerçek düzgün bir özgürlüğe geçebilir. Eğer insan kendini kaptırmayıp düzgün düşünerek davranabilirse inanç o zaman gerçekten köleliğin tam tersi ekstra bir kuvvet getirir.