Eskiden, kitap almak için kütüphaneye gidilirdi. Ancak bir kütüphane vardı ki kimse girmeyi istemezdi: Beyaz Kütüphane. Herkes ondan korkar, hakkında tuhaf hikâyeler anlatırdı. Günümüze dönelim. Wendy adında bir kız vardı. Anneannesinde kalıyor, dedesi her gece ona aynı masalı okuyordu. Wendy, bu durumdan rahatsızdı. Maddi durumları kötüydü ve evlerinde sadece bir kitap vardı. Bu yüzden Wendy, farklı bir masal dinlemek istiyordu.
Bir gece, saat 1 civarında, evden gizlice kaçtı. Eski kütüphanelerin bulunduğu sokağa doğru yürümeye başladı. Yeni bir masal bulmak umuduyla Beyaz Kütüphane’ye yöneldi. Sokağa vardığında gördüğü manzara iç karartıcıydı; her yer yıkık döküktü ve harabeydi ancak Beyaz Kütüphane, diğerlerinden farklıydı. Binanın dışı sağlam ve ürkütücü bir şekilde beyazdı. Wendy cesaretini topladı ve kütüphaneye girdi. Rafların arasında dolaşırken kilitli bir kitap buldu. Merakla kitaba dokundu ve aniden kilit kırıldı. Sayfalar hızla çevrilmeye başladı, 112. sayfada durdu. Bir anda kitap parlamaya başladı! İçinden bir yaratık ve bir şövalye çıktı. Şövalye ve yaratık amansız bir savaşın içindeydi.
Wendy şaşkınlıkla bir köşeye saklanıp izlemeye başladı. Ancak savaşın ortasında şövalyenin ayağı bir kitaba takıldı ve yere düştü. Bunu fırsat bilen yaratık, şövalyenin üzerine atıldı. Tam o anda her yer karardı. Hikâye, olması gereken şekilde bitmemişti. Wendy, olanlardan dolayı kendini suçlu hissediyordu. Gözü birden yerde parlayan bir kılıca takıldı. Kılıcı aldı ve tüm cesaretini toplayarak yaratığa saldırdı. Yaratığı yenmeyi başardı! O anda kütüphaneyi aydınlık bir ışık kapladı ve kitap kendi kendine kapandı.
Wendy, yaşadığı bu olağanüstü maceranın etkisiyle oradan çıktı ama bir şeyi fark etti: Bu hikâyenin bir parçası olmuştu ve o artık bir masalın kahramanıydı.