Bağırsak ve beyin hem fiziksel hem de kimyasal olarak birbirine bağlıdır.Bu nedenle bu iki sistemde oluşan herhangi bir değişim bir diğerini de etkileyebilir.Beyin dokusu içerisinde yaklaşık olarak 100 milyar sinir hücresi,bağırsaklarda ise 500 milyon kadar sinir hücresi olduğu tahmin ediliyor.Bu sinir hücrelerin birbirine bağlanmasıyla beyin ve bağırsak arasındaki sinyalleri iletilir.Bu nedenle bir kişinin bağırsak rahatsızlığı;endişe,stres veya depresyona neden olabilir.
Sinir hücreleri arasındaki elektro kimyasal iletimden sorumlu kimyasal-serotonin- nörotransmiterlerdir.Serotonin beyinde mutluluk hissinin algılanmasını sağlayan bir kimyasaldır.Aynı zamanda bağırsaklarda da yüksek miktarda üretiliyor olması başka bir beyin-bağırsak aksı örneğidir.Çikolata da beyindeki serotonin seviyesini arttırır ve beynin endorfin salgılamasına neden olur.Bu nedenledir ki çikolata yiyince insanların mutlu olduğu söylenir ki bilimsel olarak da beyni stres ve depresyondan uzaklaştırır.Ayrıca çikolata kan akışını düzenleyerek tıkanıklığı önler.Bilgi depolama alanlarını harekete geçirerek beyindeki aktivasyonu da artırır.Serotonin iştah durumunu ve uyku düzenini olumlu yönde etkiler.
Tükettiğimiz her besinin beynin yapısallığını ve işleyişini etkilemesi bir gerçektir ki bu durumda besinlerin sağlıklı veya sağlıksız olması büyük önem taşır.Eğer bu besinler sağlıksız ise beyin sinirlerini zedeler,bu da ciddi hasarlara neden olabilir.İşlenmiş gıdalar sağlıksız gıdalara en önemli örnek olabilir.Beyindeki ve vücuttaki(diyabet ve kalp rahatsızlıkları,kas kaybı,kemik ve eklem hastalıkları…) fiziksel hasarların yanı sıra,depresyon ve kaygı gibi mental rahatsızlıkları da tetikleyebileceği düşünülüyor.Sağlıksız beslenme şeklinin duygu durumumuzu kötü etkileyerek;stres,yorgunluk ve ruh dengesizliğine sebep olması,ve çoğu insanın duygu durumunu hafifletmek için sıklıkla yemek yiyerek aşırı yeme hastalığı gibi hastalıkların(bulimia nervosa )önünü açmasıyla sonuçlanır.Bu hastalıkların yüzünden kilo alan kişi ise aşırı açlık veya aşırı tokluk durumlarına girer.Bu da kan şeker seviyesinin sıklıkla değişmesi ve sonuçta bedenini halsiz ve yorgun bırakacağından dolayı psikolojisini kötü etkiler.Bunun sonucunda düşünce yetisi ve fiziksel olarak kişinin vücudu zayıflamaya başlar.Sağlıklı beslenme ise daha enerjik ve hem mental hem de fiziksel açıdan daha iyi hissetmenizi sağlar.Bunun yanında kiloya bağlı hastalıkları,kalp hastalıkları,diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkları da önler.Sağlıklı beslenmek için protein,karbonhidrat,yağ ve vitamin gibi besinlerle beraber vücudun her besinden yeterli miktarda alması gerekir.
İnsan davranışlarının ve psikolojisinin vücudumuzdaki hormonlarla alakalı olduğu sonucu görülmüştür.Yani psikolojimiz ve beslenme alışkanlığımız birbirini büyük oranda etkiler.Yapılan bir araştırmaya göre sabah kahvaltısı yapan bireylerin yapmayanlara nazaran güne daha enerjik ve daha mutlu başladığını göstermektedir.Önceden de bahsettiğim gibi bunun nedeni kan şekerinin stabil kalmasıdır.Buna örnek olarak en çok tüketilen içeceklerden biri olan çay ve kahvenin içerdiği kafein maddesi uyandırıcı ve konsantre arttırıcı özelliği vardır.Bunların yanında kaygı düzeyini azaltır ve beyinde bulunan adenozin reseptörlerine etki ederek hücre içi sinyal tepkimelerini başlatamaz,böylelikle de uyuşukluk hissini önler.Fakat aşırı kafein tüketimi sinir ve endişe gibi ruh hallerinin oluşmasına sebep olabilir.
Sonuç olarak beslenme alışkanlığı insan psikolojisini ve davranışını etkiler.Bu durumda beslenme düzeni,çeşitleri ve bu beslenme tarzının sağlıklı veya sağlıksız olması insan sağlığını,dolayısıyla psikoloji ve davranışına yansımaktadır.Birçok uzman ve bilim adamınının tavsiye ettiği gibi her besinden yeterli miktarda alınması sağlıklı bir vücut ve sağlıklı bir kafaya sahip olmakta büyük önem taşır.