Besinlerin Duygu Durumlarımızla İlişkisi

Tükettiğimiz besinler; metabolik enerji gereksinimi sağlar, zihinsel ve bilişsel birçok beyin fonksiyonunu etkiler. Yani yediklerimiz sağlığımızı ve dolayısıyla da yaşam kalitemizi doğrudan belirler. Araştırmalar sonucunda davranışlarımızın ve psikolojimizin direkt olarak hormonlarımızla alakalı olduğu görülmüştür. Hormonlarımız ise yediklerimiz aracılığıyla düzenlenir. Besinlerin duygularımız ve ruh halimiz üzerindeki etkisini çoğu zaman  hissediyorsunuzdur belki. Beslenmenin duygu durumlarını etkilediği düşüncesi artık her zamankinden çok dile getiriliyor ve kabul görüyor. Bilimsel araştırmalarla da doğruluğu ispatlanmış besinlerin gücüne şimdi daha yakından bakacağız.

Besinlerle kan şekerimizi dengede tutarız. Kahvaltı yapmanın öneminin bu kadar çok vurgulanmasının nedeni de budur. Kahvaltı yapan bireyler güne daha enerjik başlama fırsatı yakalar çünkü kan şekerleri dengelidir. Bu sadece ne yediğimizin değil, ne zaman yediğimizin de duygu durumlarımızı belirlediğini gösteren ve çokça karşılaştığımız bir örnektir. Besin türlerini inceleyecek olursak, farklı besin türlerinin vücudumuza olan yararları nasıl değişiklik gösteriyorsa ruhsal etkileri de farklıdır. Karbonhidratlar kan akışını hızlandırır ve böylece sakin kalmamızı sağlar. Yeteri kadar karbonhidrat tüketmeyen insanların depresyona ya da depresif ruh haline daha eğilimli oldukları görülmüştür. Proteinler ise yüksek miktarda enerji sağlar. Protein eksikliği; konsantrasyon güçlüğü, uyku bozukluğu ve ruhsal dengesizliklere yol açar. Uyku bozukluğu ve sonucunda oluşan uykusuzluk denince akla hemen kahve gelir. Çokça tüketilen içeceklerden olan kahve ve çayın en çok bilinen özelliği ise içerdikleri kafeindir. Kafein uyanmanıza ve dikkatinizi toplamanıza yardımcı olur. Beyindeki reseptörlere etki ederek yorgunluk ve baş ağrısını hafifletir. Bazı besinlerin ise direkt olarak mutluluğumuza katkısı vardır. Çikolata ise bunun en çok dile getirilen örneğidir diyebiliriz. Evet, çikolata gerçekten insanları mutlu eder. Çikolatayı bize bu kadar cazip kılan ise içerdiği serotonindir. Triptofan, serotoninin üretilmesini sağlar. Yani bundan yola çıkarak, mutluluğumuz adına asıl önemli olan şeyin triptofan içeren besinler olduğunu söyleyebiliriz. Mutlu bir ruh hali için protein içeren gıdalara öncelik vermekte fayda vardır çünkü genel olarak proteinlerin serotonin açısından daha zengin olduğu bilinmektedir.

Şu ana dek hep yediklerimizin ruh halimize olan etkilerinden bahsettik ama ruh halimizin yediklerimize olan etkileri de değinilmeye değerdir. Farklı ruh hallerinde farklı yeme şekillerini ya da besinleri tercih ettiğimiz bir gerçek. Mesela insanların çoğu stresli, endişeli ve daha yoğun tempoda olduğu zamanlarda yemeye fazlaca yöneliyor. Bu gibi durumlarda duygusal yeme olarak adlandırılan, iyi hissetmek için gereksinimlerimiz yerine isteklerimizi tatmin etme yoluna başvurduğumuz sıkça görülür. Bu durum farkındalık sahibi olmadan yememize yol açar ve bu yüzden sağlıksız besinler tüketmek bizi rahatsız etmeyebilir. Sağlıksız besinler tüketmemenin de doğurduğu ruhsal etkilerle birlikte kendimizi iyi hissetmeyip sağlıklı besinlerden iyice uzaklaşırız ve aslında bunun bir döngüye girdiğini gözlemleyebiliriz. Bu yüzden duygusal durumların yeme alışkanlıklarını değiştirdiğini göz önünde bulundurmakta ve daha sağduyulu hareket etmekte fayda var.

Tükettiklerimizin ruhsal getirilerinin ne kadar önemli ve belirleyici olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Yediğimiz her şey bizi gerek ruhsal gerek fiziksel olarak etkiler. Bizler ise beslenmemizde yapacağımız ufak ama etkili değişikliklerle kendimizi duygusal ve davranışsal olarak çok daha iyi bir yere taşıyabiliriz.

(Visited 37 times, 1 visits today)