“Beşer denen kuş doymaz itilalara.”
(Tevfik Fikret)
Kar ve güz, her yıl kuşların da göç ettiği gibi, evrenin düzenine tabi olur. Dünya, sonsuz siyah boşlukta döner ve kavalyesi Güneş ise başının etrafında çevirir onu öylece. Gel gör ki ben, yine âdemoğlunu ve onun anlaşılmaz fıtratını düşünür dururum. İşte o zaman evren, haset ile yanıp tutuşsa da, yine, düşüncelerimi sadece insanoğlunun ilginçliği, kibri ve cüretkârlığı doyurabilmektedir.
En çok da içimizde olan adalet gücü, yargılama ve karar verme güdümüz bir hayli ilgimi çekmektedir. İlk tohumlar filizlendiğinden beridir öğrendiklerimiz, doğrularımız veya yanlışlarımız, etiklerimiz doğrultusunda yaşarız ve gözü pek ruhlar olarak da gerektiğinde doğru olduğuna inandığımız şey uğruna ölürüz. Göğüs kafesimizin içinde iyi ve kötü, siyah ve beyaz vardır sanki.
“Karanlık ve ışık arasındaki dans her zaman kalacak – yıldızlar ve ay her zaman karanlığın görülmesine ihtiyaç duyacak, karanlığın ay ve yıldızlar olmadan sahip olunması gerekmeyecek.”
(C. JoyBell C.)
İşte bu inanç, iyilik ve kötülük, derinlerimizde; geleceğimiz ve geçmişimizde. Dinlediğimiz masallarda, okuduğumuz efsanelerde. Öğrendiğimiz tarihte, yaşadığımız hayatta. Çok sık da inançlarımızda. İyinin ve kötünün figürleri görünüyor, gerek içimizde gerek dışımızda. Lakin düşünüyoruz. Düşünebildiğimiz için de farklıyız. Çoğu zaman değerler konusunda ayrışmaktayız. Toplumlarımızın ataları, tarihleri, coğrafyaları belki bir değil. Dolayısıyla da değerleri, inanışları, çıkarları da bir değil. Buradan da anlıyoruz ki iyimiz, kötümüz, bunları yargılayışımız ve anlamlandırışımız birbirimizden her bir kar tanesi kadar farklı.
“Petrus, ‘Tövbe edin ve günahlarınızın bağışlanması için İsa Mesih adına her biriniz vaftiz olun. Ve Kutsal Ruh’un armağanını alacaksın.’ ”
(Elçilerin İşleri 2:38, İncil)
Kitab-ı Mukaddes’e göre, yani Hristiyanlıkta, her doğmuş bebeğin Âdem ile Havva’nın günahını sırtlandığını ve yeniden doğuş, bir arınma amacıyla da kutsal suyla “vaftiz” edilmesi gerektiğini öğütler. Onlar için dünya yaşamı bir günah ile başlar ve insan yolculuğu boyunca bundan uzak kalmalı ve tanrıya bundan arınarak yaklaşmalıdır. Öte yandan ise Müslümanlıkta, her yeni ruh günahsız olarak yeryüzüne taşınmıştır ve birey dünyevi günahlarla sınanarak iyiliğe erişmelidir. Öte yandan Uzak Doğu’nun yumuşak matemleri bizi Ying ile Yang kardeşlerle tanıştırırlar. İyilik ve kötülük, siyah ile beyaz… Tabiat ananın zıtlığı ve her şeyin nihai dengesi… Fakat nasılsa erdem, adalet, dürüstlük, özgürlük gibi pozitif değerlerimizin saf iyilik etrafındaki yörüngesi ve nefret, ölüm, savaş, yıkım, bencillik gibi negatif değerlerimizin ise saf kötülük etrafındaki yörüngesi bütün inançlarımızda, kurallarımızda ortaktır.
Lakin, bize ne öğütlenirse öğütlensin, hepimizin içindeki özgür irade büyük ve ürkünç borular çalmaya başladığında bir farklı tutuşur. Her birimiz bir mücadele içindeyiz. Bu uçmak uğruna fırtınalı bir havada kanatlarınıza nasıl yön vereceğimizi düşüncesi içerisindeyiz. Sonucu hırçın denize düşmek de, bulutların üstüne çıkmak olsa da. Fakat insan, hep insandır. İçindeki saf iyilik inancı gözünü bir kez hırs bürüdü mü yok olur. Habil Kabil’i öldürür, tek dişi kalmış canavarlar sarar etrafı. Bazen kan çıkar erdem düşer, yeri gelir laf çıkar dostluk yanar, kimi zaman da para çıkar adalet dökülür gider.
“İnsanlarda kötülük ararsanız mutlaka bulursunuz.”
(Abraham Lincoln)
Çok yazıktır. Her düşündüğümde içimdeki yapraklardan birkaçı yine büzülüp dökülse de değiştiremeyeceğini bilirim hiç kimsenin bu zıtlığı. Çünkü içten içe biliriz ki kaos dengeyi, siyah beyazı, kötülük iyiliği var eder. “İyilik iyiliği, kötülük kötülüğü doğurur.” der ünlü düşünür Buddha. Önemli olanın hür irademiz olduğunu vurgular ne yapacağını bilemeyen, bazen sadece büyük bir güruhtan ibaret olan insanlığa. Aslında öğretmek istediği ise aslında çok daha önemli bir şeydir. Bütün kalbi güzel olan veya olmayan, tövbe etmiş veya etmemiş, o renkten şu dilden herkes bir şeyi bilmelidir ki bu manasız hayatlarına bir su olabilsinler: Bir gün herkes bu evrenden bir kuşa dönüp upuzun yollara uçup gidecek. Sizi ise iyi veya kötü kılacak şeyler ise arkanızda bıraktığınız kalpler ve yaşadığınız toprak parçasına bıraktığınız izler olacak.
“Bütün iyilikler ve kötülükler irademizin eseridir.”
(Anonim)