Bergüzar

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Düşüneceksin kuşların uçuşundan varoluşun sebebine kadar. Ve kaçırmayacaksın görmen gereken hiçbir anı. Bahçendeki ıhlamurun çiçek açtığı ilk günü ve sokağında akordeon çalan yaşlı adamın koyu yeşil beresini taktığı pazar sabahlarını.

Camdan dışarıya baktığında gördüğün şey gökdelenler olacak belki, koşuşturan insanlar. Ama sen çevireceksin yüzünü göğe ve göreceksin annenin, sevgilinin, kardeşinin yüzünü orada, renginin hep aynı kalacağını bildiğin bulutların arasında.

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne. Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa. Sen de bakacaksın. Göreceksin kimsenin görmediği o korkuyu ışıklarda dolaşıp mendil satmaya çalışan çocuğun gözlerinde. Ve koşulsuz güveni bakışlarında koşarak yanaşan sokak köpeğinin sana iki gün önce başını okşadığın.

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını. Yanında olacaksın bir küçük tebessüme ihtiyacı olduğunda. Tutacaksın elini ne olursa olsun ve hiç bırakmayacaksın.

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten. Korkmayacaksın yine, sevmekten de sevilmekten de. Koşullar ne olursa olsun anlayabilmelisin ne hissettiğini gözlerindeki ışığın parlaklığından veya sesinin tonundaki ufacık bir tizleşmeden. İşte tam bu yüzden duracaksın arkasında ya da önünde değil, tam yanında.

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin. Dimdik duracak, hiç boyun eğmeden bir şekilde ayağa kalkacaksın. Ancak izin vermeyeceksin kardeşin kardeşe düşürülmesine ve sevgisiz dünya düzeninin seni ele geçirmesine. Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara, bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin. Bırakmasını bileceksin kendini soğuk sulara ve izin vereceksin akıntının seni istediği yere sürüklemesine gerektiğinde.

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar. Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın. Gümbür gümbür atmasını sağlayabileceksin kalbinin her keşfedişinde yeni bir şarkıyı.

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle. Ağlamaktan, acı çekmekten, bazen düşmekten hatta, korkmayacaksın Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı. Hiç unutmayacaksın bazı şeylerin olması gerektiği için olduğunu, suçlamamayı başaracaksın kendini en ufak şeylerden.

En önemlisi, asla ve asla unutmayacaksın yaşamın ne kadar büyük ve güzel bir armağan olduğunu. Hep aklında olacak: Eğer yaşıyorsan, en çok senin kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına. Ve dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı…

(Visited 36 times, 1 visits today)