Herkesin hayalinde bir oda vardır. Büyük ihtimalle çoğunluk deniz manzaralı ve yanında ormanı da olan bir oda hayal ediyordur. Bende dubleks bir odam olsun isterdim. Yukarıda yatak odası aşağıda çalışma odası olan ve tabiki güzel manzarasıyla…
Hayallerden gerçeğe dönersek öncelikle Ankara’da deniz yok! Deniz olmasa da yinede yeşil bir manzaraya sahip trafik gürültüsünden uzak odam olduğu için çok şanslıyım. Odamın sevdiğim tarafı yatarken alçak penceresinden manzarayı rahatlıkla seyredebilmem. Ders çalışırken dinlenmek için yatağa uzanıp manzarayı seyretmek iyi bir seçenek. Hayalimde dubleks oda olsa da bu oda da şimdilik fazlasıyla işimi görüyor.
Odadaki mobilyaları kendim seçtim. Biraz boş alan az kaldı ama fazla şikayet edemiyorum. Kendi düşen ağlamaz! Yeni mobilya alacaklara tavsiyem her şeyin en küçüğünü alsınlar boş alanları daha çok kalsın.
Raflarda olmazsa olmazlar madalyalar, gezilen yerlerden alınan hediyelik eşyalar ve model arabalar. Çanakkale gezisinden aldığım Seyit Onbaşı’ya baktıkça 250 kg top mermisinin ağırlığını hissediyorum.
Bu arada boş bulunan yerlere en sevdiğim sporcuları asmak onları odamda misafir etmek gibi. Dolabın üzerindeki Messi’nin bitmeyen enerjisi bana da enerji veriyor.
Kapımı genelde kapalı tutuyorum. Kapıyı kapatınca kendi dünyama dönüyor gibiyim.