O gün her zaman olduğu gibi arkadaşlarımla buluşmak için öğleden sonra saat 6’da evimize yakın olan şirin kafeye gittim. İçeri girdiğimde arkadaşlarımın gözlerini üstümde hissettim. Her zamanki gibi geç kalmıştım. Masaya yaklaştığım da Sibel “15.” dedi. “Ne 15?” diye sordum. Cevabı Burak verdi “Bu sefer tam 15 dakika geç kaldın Yasemin.” “Kusura bakmayın ama evi buraya en uzak olan benim!” Cem “Ah, doğru nasıl unuttuk karşı apartmanda oturuyordun!” “Ama siz bu kafenin üstündeki apartmanda oturuyorsunuz.” Atakan bana uzun süre sessizce baktıktan sonra “Ben de buradayım ve seninle aynı apartmanda oturuyorum.” “Sen ikinci katta oturuyorsun.” “Yasemin buraya ilk ben geldim ve sen üçüncü katta oturuyorsun. Bir kat farkla 15 dakika geç kaldın.” “Ama ben kızım hazırlığım uzun sürüyor.” bu cümlemin üzerine Sibel biraz önce Atakan’ın bana baktığı gibi bakarak “Ben de. Bahane uydurma.” dedi. Haklılardı biliyordum. Daha fazla uzatmadan özür dileyerek yerime oturdum.Her gün okuldan sonra burada buluşmak artık bizim için rutine binmişti. Neredeyse bütün hafta sonlarını burada sohbet ederek geçirirdik bazense bir arka sokaktaki parkta.
Bir zamanlar bana böyle muhteşem arkadaşlarım olacağını söyleselerdi onlara inanmazdım ama şuan dünyanın en iyi arkadaşlarına sahibim. Her ne kadar onların bekletsem de onlar benim için burada olacaklarını bilmek beni mutlu ediyor.