Benim Adım Başarı

Hayat; isteklerimizin, emeklerimizin çizdiği yolda ilerleyen ve değişen bir serüven benim için. Bu serüvenin her yeni bölümü bir önceki bölümde gösterilen fragmanın daha detaylı sunulan yeni başlıklı bölümlerini oluşturuyor. Herkesin hayatının farklı olmasının sebebi hedeflerimizin, isteklerimizin ve başarılarımızın değişkenlik gösterdiği yol ayrımlarında, yolumuzun ayrılması…

Adım Zeynep. Çoğu insanın aklına Zeynep dediğim anda oluşan kişinin bambaşka haliyim aslında. Hayallerime ve hedeflerime göre yaşıyorum. İnsanın yaşam tarzını idealleri belirlemez mi? Hatta herkesin düşüneceği bir yaygın ad bile değil de, bir kız karakterine göre aykırı gösteriliyorum ben. İnsanların kendi kalıplaştırdığı kalıplar içinde yaşamayı mantıklı bulmuyorum.

 Peki ya ben bunları niye anlattım. Ben insanların algısını kırmaya çalışan işinde iyi ve adımı duyurmayı başaran bir kadın inşaat işçisiyim. Hiç gördünüz mü? Görmediniz. Ve şu an içinizden geçiriyorsunuz. Bir kadın inşaat işçisi olarak ne yapabilir ki. Bir erkek ne yapıyorsa bir kadında istedikten, kararlı olduktan sonra her şeyi yapabilir.

Ben Meslek lisesi mezunu bir kızım. Ailem bana olanak sağlayamadı. Ben de kendi olanağımı sağlayamadım. Babam inşaat işçisi, annem de evlerde yardıma giden bir yardımcıydı. Annemi ve babamı soğuk bir kış günü gecesi vahim bir trafik kazasında olay yerinde can verdiklerinin haberini almıştım. Dünyam başıma yıkıldı dediler ya tam olarak o deyimi iliklerime kadar yaşamış oldum. 16 yaşımda yetim ve evsiz kaldım. Kimsesizliğinde etkisiyle tek başıma babamın borcunun altında sıkışıp kalmıştım. Elimden ne iş geliyordu, ne bir arkasına sığınabileceğim diplomam vardı ne de bana yardım eli uzatıp yoluma ışığını yansıtabilecek bi akrabam…

Kendimi kafamda baret, ayağımda kendi kuvvetimden kat kat ağır bir bot ve sokak lambasının renklerini anımsatan bir yabancı kostümün içinde buldum. Ama o beden bana ait di. Babamın arkasında bıraktığı borçlar girdiği inşaatta bağlıydı. Daha iyi, daha işe yarar bir seçeneğim maalesef yoktu. İnsan başaracağına inandıktan sonra neyi başaramaz ki deyip ufak ufak başladım. İlk başta geceleri kendimi yatağa zor atıyordum. Kendi tabirimle her gece üzerimden tır geçmiş gibi hissedip kafamı yastığa koyduktan sonra kendimi dakikalar içinde rüyalar aleminde buluyordum. 

Sokaktan geçen her insanın bir kere baktıktan sonra kendi  gördüğüne inanmayıp saliseler içinde dönüp tekrar hayretler içindeki bakışlarına maruz kalıyordum. Evet, bende dönüp bakardım ancak insanlar dıştan gördükleri şeyleri kolayca kendine göre yorumlayıp onları benimsediklerini de biliyordum. Aylar geçti. Ben her gece hayatın kalbime kazıdığı yara ve bunların sonucu çektiğim ağrılar eşliğinde ağlayarak eve döner oldum. 1 yıl içinde babamın tüm borçlarını kapattım herkes alışmıştı. Tanınıyordum çevrede. Başta beni garipseyen herkes hayata bu şekilde tutunmanın tek şansım olduğunu öğrendikten sonra benle gurur duymaya başladıklarını gördüm. Bende kendimle gurur duyuyordum çünkü birazda olsa insanların yapamaz algısını kırmış oluyordum. Ama bununla yetinmek istemedim. 

Babamın borçlarını kapatmak için çalıştığım zamanlardan kalan az miktar paramla kendime kutu gibi bir ev aldım. İçine inşaat malzemelerinin ham halinden tasarladığım eşyalarımı dizdim. Karar verdim. Ve kendim bir sene boyunca üniversite sınavına çalıştım.

Sınava gireceğim gün gelip çatmıştı. Hayatımın en heyecanlı anıydı oysa. Kendime güvenerek girdim sınava. Çıktığımda bu seferde mutluluktan ağlıyordum. Bence başarmıştım. Sonuç günü geldiğinde sokaktan birinin telefonunu rica edip çalıştığım inşaatın önünde denk geldiği bir anda  sonucuma baktım. İlk bir  kaç binlik dilime girmiştim. Hayalim olan “İnşaat Mühendisliği” bölümüne adım atabileceğimin habercisiydi bu.

(Visited 50 times, 1 visits today)