:D

BEN VE BEN

Başlıktan bunun saçma bir yazı olduğunu şimdiden düşündüğünüzü fark edebiliyorum. Ama inanın bana, biraz kalırsanız saçma kişiliğim gidecek ve yerini huzurluluğuma bırakacak. Sadece biraz. Birazcık!

Şimdi, ben büyürken hep dışarıdaydım. Az gerçek arkadaşım oldu ama onlar da gittiler zaten. O yüzden yanımda olan ve yaşadığım sürece olacak tek kişiyi kafama taktım. Kendim. Beni anlayan, benim gibi düşünen tek kişi tabii ki de benim! Yoksa, ben miydim?

Bir gün, eski okulum yeni bitmişti. Bütün “arkadaşlarım” diyebileceğim insanlar da gitmişti. Bizim evimiz bir tepenin üstünde inşa edilmiş,  yakında taşınacağız, süpriz, o yüzden gökyüzü çok net ve temiz bir şekilde görülüyor. İşte o gün kendimle birlikte koştukça koştum, soluklanmadım, durmadım. Benim çoğu zaman oturduğum bir yer var, apartman kompleksimizde. Daha bunu, burayı bilen yok. Umarım da olmaz çünkü burası kendi kendimle buluşma noktam.

Koşmam bittiğinde soluk soluğaydım ve her zamanki gibi yine su getirmeyi unutmuştum. Etrafa çeşme var mı diye baktım ama nafile! Hala bir akıllı insan çıkıp burada yaşayan bireylerin su ihtiyacını karşılayacak bir çeşme koymamış. Benim düşüncemde çeşme buraya çok gerekiyor. Çünkü ben, kendimle burada koşturuyorum; oynuyorum.

İşte o gün noktama geldiğimde derin bir soluk çektim ve bir yirmi dakika zihnimin içinde gezindim. (Çok ilginç şeyler var ama neden bilemiyorum) Sonra gerçek hayata tekrar döndüğümde ise..

O mavi, pembe, kırmızı, turuncu ve beyaz renleriyle kendisini resmen güneş yansımasının kollarına bırakmış olan gökyüzünü gördüm.

Hayatımda gördüğüm en güzel şeydi.

 

 

 

(Visited 13 times, 1 visits today)