Ben ve Bambaşka Dostlarım

 Yine her zamanki gibi yatağımdan kalktım, yüzümü yıkadım, saçımı düzelttim ve dişimi fırçaladım. Ben okula, babam ise işe gidecektim. Biraz geç uyanmış olsak da neyse ki zamanında yetiştim, babamın da yetişmiş olduğunu düşündüm, çünkü bence yetişememe olasılığı çok düşüktü; sonuçta o benden kat kat hızlı. Okulda yine her şey farklıydı, ancak kimse birbirine benzeyenle değildi. Herkes, herkesle dosttu da, düşmandı da; farklarını kimse umursamıyordu.

Benim dostlarım vardı ancak düşmanım yoktu; nedendir, ben de bilmiyorum ama yok, bu benim için bir sorun değil, tam tersine işime geliyor. Ama sanmayın ki 200 öğrencinin 200’ü de dostum; hayır, benim hem dostum hem de arkadaşlarım vardır. Benim en fazla üç, bilemediniz dört tane dostum vardır; herkesle anlaşmam, herkesin dostum olduğu anlamına gelmez. Sonuçta, 5 dost, 200 dosttan iyidir çünkü 200 dostun 200’ü de dost değildir. Her neyse, ben sizlere biraz arkadaşlarımdan bahsedeyim. Hepsi de söylediğim gibi bambaşka kişiler, hem kişilik hem fiziksel olarak. Örneğin, birisi süzülebilirken, öbürü yürüyemiyor bile. Veya birisi suda harika yüzerken, öbürü sudan korkuyor. Benim dostlarımdan bahsedecek olursam, onlar benim gibi et yemeye bayılır. Birisinin saçları çok uzun ve rengi çok garip; kahverengi deseniz değil, sarışın deseniz yine değil. Başka bir dostumsa, ırkçılık yapmak istemem ama bence rengi en güzel, en zarif duranlardan. Bir de bir dostum var; dışarıdan baksanız satanist, gotik biri zannedersiniz, ancak alakası yok; sadece siyahı seviyor, başka bir şey yok. Kendisi çok çevik, dengesi çok iyidir. Genellikle meyve seven arkadaşlarım için meyve toplamaya ağaca çıkan o olur. Ya da çift ayak üzerinde durabilen bir arkadaşım var; kendisini çok sevmiyorum ama yine de iyi birisi olduğunu biliyorum. Bir de birbirine çok benzeyen iki dostum var; sadece birisi diğerinden daha agresif ve saldırgan. Ancak kanınız ısınırsa, kafanız da uyuşursa, çok eğlenceli bir dost olabilir. Öbürüyse, genellikle fazlasıyla egoludur. En güçsüz olan olsa da, asla egosundan ödün vermez. Bir yatışı vardır, okul başkanının o olduğunu zannedersiniz; ancak bilmenizi isterim ki, okul başkanı asla o değil. Saçları uzun olan dostum, galiba bunu saçlarıyla, gücüyle ve karizmasıyla hak eden kişi olmuş.

Okul bittikten sonra, yine çok hızlı bir şekilde eve koştum ve yere uzandım. Patilerimin üzerine yattım ve kafamı vücudumla ısıttım. Çok yorulmuştum, sıkılmıştım derslerden. Neyse ki bitti. Babam, benim için avlanıp gelmişti; annem bana sofrayı hazırladı. Babam yine her zamanki kural ihlali yaparak fazladan bir ceylan avlamış, birini obur gibi kendisi yemiş, bize de yarım yarım getirmişti, annem ve bana. Yemeğimi yiyip, ailemle zaman geçirip uyudum.

(Visited 3 times, 1 visits today)