Gözlerimi açtığımda bana bakan bir çift göz gördüm. Ben ne olduğunu anlayamaya çalışırken kaçar adımlarla uzaklaştı evet hatırladım onu tanıyorum. O Barış’tı. Beni öylece bırakıp giden…
Tamı tamına 1 yıl olmuştu. Bazen hayatınızdan çıkan insanlar olur, ve dönmeyecek olan. Barış da onlardan biriydi bana kalırsa. Bundan 2 yıl önce o küçük parkta başlamıştı bizim hikayemiz. Ben her akşam yaptığım gibi yürüyüş yapıyordum. O da öylece oturmuş düşünüyordu. Ama gözleri doğru doluydu. Merak etmiştim. Bir anlık adrenalin ya gidip yanına oturdum. İsmini sordum. Barış dedi. Benimkini sormadı. Kabaydı işte o zaman da. Kalkarken mırıldanarak insan bir benimkini de sorar dedim. Ve yürümeye başladım sinirle. O an bir anda arkamdan o beni büyüleyen sesi gelmişti. Adın ne bir anda yanıma gelip adımı soran kız?! Gülümseyerek arkama dönmüştüm. Eliz, adını soran kıza, yanındayken ismini sormayıp arkasından bağıran çocuk. Bir anda kahkaha atmıştı. Nasıl bir çocuktu bu demiştim? Bir gülüp bir ağlayan. İşimiz vardı…
Zaman geçtikçe daha da yakınlaşmıştık. Ve bir gün hiçbir şey olmamış gibi hayatımdan çıkmıştı. Nedenini bile bilmiyordum. Öyle güzel bir yıldı ki… Yıkılmıştım. 2 ay kadar depresyona girmiş ve yemek bile yememiştim. Sonra sevgim nefrete dönüşmüştü. Yok oldu sanıyordum. O kahve gözler nasıl eritirdi ki içimi?
Hastaneden çıkmıştım. Bir trafik kazası geçirmiştim. Acaba merak mı etmişti? Ne diyordum ya ben öylece bırakıp giden çocuk merak eder miydi? Ah belki de etmişti? Karşıma çıkar mıydı acaba? Bilmiyordum. Eve nasıl girmişti?
Üzerinden 2 hafta geçmişti ve hiçbir şey olmamıştı? Eda ya sordum ikimizin de ortak arkadaşıydı, benim en yakınım. Bilir belki diye. Ama o benden çok şaşırmıştı. Akşam yürüyüş yapmak için her zamanki parka gitmiştim. Buraya gelmek zor olsa da…
Tam bankın yanından geçecektim. Bakmamaya çalışıyordum uzun zamandır. Ama artık bunu yıkmam gerekiyordu. Tam göz ucuyla bakmıştım ki BARIŞ. Ne oluyordu ki? Bacaklarım tutmuyordu elim, ellerim tir tir titriyordu. Kalbim göğüs kafesimi deliyordu. Bu olmamalıydı. Bana baktı, o an kalbim öyle yanıyordu ki. Bağırarak:
Ben geldim Eliz!
Koşarak gelip belimden sarıldı elimi bile kaldıramamıştım kaldırabilsem bile sarılabilir miydim?