Dünyamızda ve ülkemiz Türkiye’de neredeyse her gün binlerce üzücü olay yaşanıyor ve ne yazık ki yaşadığımız bu üzücü olayların sayısı her geçen gün artıyor. Birçoğumuz da bu üzücü olaylarla her gün, her yerde karşılaşıyoruz ve hatta bazen bu olayları yaşıyoruz bile fakat bazen sanki bu olaylar bizi ve çevremizi hiç etkilemiyormuş gibi bu olayları görmezden geliyoruz ve bu olaylara seyirci kalıyoruz. Eğer bu durum böyle devam ederse insanlara zarar veren bu olayların sayısının ve insanlara verdikleri zararların artacağı yadsınamaz bir gerçek. Bu yüzden hepimiz elimizden geleni yapıp bu olayların önüne geçmeliyiz. İmkânsız mı? Bir daha düşünün.
Söz konusu olaylara bazı örnekler vermek gerekirse sizlere asırlardır toplumların farklı kesimleri arasında meydana gelen savaşları, neredeyse her gün haberlerde duyduğumuz insanların birbirlerine uyguladığı şiddet içeren davranışları, şehit haberlerini, son zamanlarda gündemde olan salgın hastalıkları, küresel ısınmayı, devletler arasındaki politik anlaşmazlıkları ve bunlar gibi birçok olayı hatırlatmak isterim. Şimdi bu olayların hiç yaşanmadığı, insanların huzur ve barış içinde yaşadığı bir dünya düşünmeye çalışalım. Belki de birçoğunuz hayal bile edemediniz, edebilenler ise böyle bir dünyada yaşayabilmemize ihtimal bile vermediler ama bence biz istersek bunu başarabiliriz. İmkânsız mı? Bir daha düşünün.
Öncelikle tarihin çok eski zamanlarından beri süregelen savaşlar, terörizm gibi bazı bölücü, yıkıcı, şiddet ve düşmanlık dolu, çevresindekilere zarar veren barış karşıtı eylemlerden bahsetmek istiyorum. Bazı devletlerin, örgütlerin ve şahısların yaptığı bu eylemler diğer insanlara, topluluklara zarar vermekle kalmıyor, bu eylemi yapan şahıslara ve topluluklara da büyük zararlar verebiliyor. Tabii ki sadece savaşlardan bahsetmiyorum, insanların birbirine uyguladığı şiddetten ve birbirlerini darp veya taciz etmelerinden de bahsediyorum. Kısacası bu savaşların, eylemlerin ve davranışların bütün insanlığa çok büyük zararları var. Belki de bir gün bu olayların yaşanmasına engel olmayı başarabiliriz. İmkânsız mı? Bir daha düşünün.
İkinci olarak insanların doğaya verdiği büyük zararların dünyamız ve bizler üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim. Özellikle son zamanlarda artan nüfusa bağlı olarak dünyamızdaki bazı doğal kaynaklarında büyük ölçüde azalma gözlemleniyor ve uzmanlar tarafından önümüzdeki yıllarda doğal kaynaklarımızdaki bu azalma oranının daha da hızlı artacağı hatta bu kaynakların tükenme riskiyle karşı karşıya kalacağı öngörülüyor. Aynı şekilde küresel ısınma da gün geçtikçe artıyor. Ne yazık ki insanlar bunun farkında olmalarına rağmen bu durumu hiç ciddiye almıyorlar ve düzeltmeye çalışmak için, bazı kişi ve gruplar dışında, çaba bile göstermiyorlar. Keşke az da olsa çaba gösterseler de dünyamızı hep birlikte kurtarsak. İmkânsız mı? Bir daha düşünün.
Son olarak da insanlığın en önemli sorunlardan biri olan eşitsizlik, hak ihlali ve gelir dağılımının dengesiz olmasından bahsetmek istiyorum. Zengin kesimin para ile herkese her istediklerini yaptırabiliyor olması ve maddi durumu sıkıntılı olan kesimin de kullanılması ve bu haksızlıklar altında ezilmesi bu eşitsizliklere örnek olarak verilebilir. Güya eşit ve adaletli olan devletlerin de yaptığı çok büyük eşitsizlikler vardır. Bence bir kesim bir damla suya muhtaçken başka bir kesimin saraylarda yaşaması, ihtiyacı olmayan onlarca şeyi kullanabilmesi ve çok büyük miktarlarda paraların boş yere, sırf bazı insanların gelip geçici ve anlamsız hevesleri ya da hedefleri için harcanabilmesine eşitlik diyemeyiz. Neyse, demem o ki dünyamızın her yerinde insanlar arasında çok büyük bir eşitsizlik söz konusu ve bunun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Belki de bir gün bu sorunların hepsi çözülebilir. İmkânsız mı? Bir daha düşünün.