Belirsiz Bir Ufuk Noktası

Kendi şehrimdeyim.Kimsenin standartlara uymadığı, dış görünüşün yalnızca bir “görünüş” olduğu o yerdeyim. Burada kimse kalıplara sığmaz, kimse olmak istemediği biri gibi davranmaz. Hayır, bilinenin ve alışılanın aksine hızlı bir akışı da yok bu şehrin.Ama bu, herkesin istediği gibi yaşadığı, hiçbir şeyin sorun olmadığı bir şehir de değil. Gerçekler burada eğilip bükülmüyor.Kimi insanlar burayı tozpembe olarak görüyor, kimi insanlar da İstanbulda yağmurlu bir sonbahar akşamı gibi.Bu şehir  uzaklarda, çok uzaklarda…O kadar uzak ki, haritalarda bile işaretli değil. Yolu bilenlerin kalbinde, adını duyanların hayallerinde  var sadece..Fazla yağmur aldığından sanırım, kaldırımlar hep ıslak, yağmur damlaları süreli kolumu okşuyor. O ıslak kaldırımların yansıttığı ışık, geceleri şehre bambaşka bir güzellik katıyor. Sokak lambalarının yanık sarı ışığı, kaldırımlardaki su birikintilerine vurdukça küçükken su birikintilerinde ıslandığımız aklıma geliyor, hatta annemin bize verdiği nasihatları hala hatırlıyorum.. Her adımda hafif bir su şıpırtısı duyuyorum. Özellikle yağmurun kolumu okşadığı akşamlar, ablamla Kadıköy’de geçirdiğimiz günler gelir aklıma. Yeniden küçük bir kız olup, yağmur damlalarıyla dans etmek istiyorum bazen.Burada gece, gündüzden daha canlı. Çünkü binalar sıradan duvarlarla çevrili değil; ay ışığını yansıtan, yıldızları içlerinde saklayan malzemelerle kaplı. Bu yüzden şehir hiç tam anlamıyla karanlığa gömülmüyor. Geceleri sokaklar birer ayna gibi gökyüzünü yansıtıyor, bazen de insanların gözlerindeki ışık birbirine karışıyor. Her gece başka bir insan, bir çift gözün yansımasıyla gecesini gündüze çeviriyor.Tanıdık kokular olmazsa bir yere ait hissedemem kendimi. Çocukluğumdan beri böyleydi bu. O yüzden bu şehirde, gökyüzüne asılı bahçelerden gelen vanilya ve tarçın kokusu var. Tatlı ve baharatlı kokular, yağmur sonrası toprak kokusuna karışıyor, havada asılı kalıyor sanki. İçime her çektiğimde, hatıralarım canlanıyor, geçmiş ve gelecek birbirine karışıyor.Şehrin damarlarında dolaşan bir enerji var ve bu enerji bana hep iyi geliyor. Bazen düşünüyorum: İnsanlar mı şehre enerji katıyor, yoksa şehir mi insanlara? Bunu hiçbir zaman tam olarak bilemiyorum ama bildiğim bir şey var: Burada her şey birbirini tamamlıyor.Bu şehrin bir merkezi yok. Çünkü nasıl kalbimizin merkezindeki insanları bize hissettirdiklerine göre belirliyorsak, şehrin merkezini de öyle belirliyoruz.Bana şehrin neresi iyi geliyorsa, nerede ruhum huzur buluyorsa, işte orası şehir merkezidir benim için.Şehrin her tarafı yemyeşil, adeta bir sonsuzluk ormanı gibi. Devasa ağaçlar binaların arasından gittikçe büyüyerek köprüler yaratıyor , insanların üzerinde yürüyebileceği farklı farklı  yollar açıyor.İnsanlar bu köprülerin üzerinde yürüyerek şehri keşfediyor, farklı farklı yollardan kendi hikâyelerine ulaşıyor. Bir köşeyi dönüyorum ve rengârenk meyve tezgâhları gözümü renklendiriyor. Satıcılar yüksek sesle bağırarak müşterilerini çağırıyor, havada meyve kokusu, kahkaha sesleri ve insan seslerinin bir uğultusu var.Gökyüzüne bakıyorum ve yıldızların olduğundan daha büyük, daha parlak göründüğünü fark ediyorum. Küçüklüğümden beri ne zaman kötü hissetsem, terasıma oturur, yıldızları izlerdim. Ama artık onlar o kadar büyüdü ki konuşmayı bırakın  izleyemiyorum bile. Artık onlar bana bakıyor sanki. Yıldızlara bakan, onları evi olarak gören çocuklar görüyorum bazen. Onların gözlerinde kendi çocukluğumu görüyorum ve yüzümde bir tebessümle onlarla konuşuyorum.Bu şehri, atmosferin sınırında, dünyanın en yüksek dağlarının bile ötesinde kurdum. Gökyüzü ile yeryüzü arasındaki çizgi burada belirsiz. Bazen bulutların içinde yürüyorum, bazen sonsuz bir denizin içinde yüzüyormuş gibi hissediyorum. Gezilecek turistik yerleri yok bu şehrin ama yine de gelmek isteyenlere kapım her zaman açık. Şehrimde sessizlik yok ama gürültü de yok. Adını koyamadığım bir melodi gibi sanki.

Şehre bir kez bile gelirseniz ruhunuzun bir parçası burada kalacak , hep gelmek isteyeceksiniz .Gerçeklerin hayale döküldüğü bu şehire kalbimin derinliklerinde ulaşırsınız ve kendinize bir kahve ısmarlarsınız belki.Kim bilir?..

(Visited 26 times, 1 visits today)