Hayatımızın yolunda gitmediği, istediklerimizin olmadığı zamanlar tüm bu işlerimizin yoluna girmesini dileriz. Bazen de her şey yolunda gitse de delicesine istediğimiz belli bir şey olur. Hemen hemen hayatımızın her döneminde istediğimiz bir şeyler vardır kısacası. Bu isteklerimizden gerçekleşip bize mutluluk verenlerin yanında hiçbir zaman olmayan ve içimize sıkıntı, hüzün, kızgınlıktan başka bir şey vermeyenler de vardır. Tabi ki bu olmayan isteklerimiz içinde zamanla olmamasına çok da aldırış etmediklerimiz yani unuttuklarımız vardır. Aynı bu şekilde gerçekleşen isteklerimizden ‘keşke olmasaydı’ dediklerimiz de olur.
Peki bu isteklerimiz neye göre gerçekleşir? Bir şeyi körü körüne isterken yaydığımız enerji bunu etkiliyor mu? Bu konuda ortaya atılan çeşitli fikirler vardır.
Çekim yasasına göre: ‘Evrene göre kural yoktur. Bir şeye şimdi sahip olduğunuzun hislerini sunarsanız evren de buna yanıt verir.’ kuralı vardır. Bu işle ilgilenenler de her zaman için evrene çaresizce bir isteyiş yerine çoktan o şeye sahip olmuş gibi bir enerji yaymamızı savunur. Kendimizi hayallerimiz gerçekleşmiş gibi düşünür ve zihnimizde öyle konumlandırırız. Bunun yaydığı enerji sonucunda da isteğimizin kısa sürede gerçekleşeceğine inanılır.
Temeli: ‘Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa ters gidecektir.’ yasasına dayanan Murphy kanunlarına göre ise: ‘Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır.’ kuralı vardır. Kısacası tesadüflere bağlıdır. Olacağı kesinse olur ama ufacık bir ihtimal bile varsa kişi için en şanssız ve üzücü bir şekilde olacağına inanır.
Tabi ki olabilecek tüm ihtimallerden en kötüsünün olacağına inanan bu kanunlara inanan insanların da bir savunması var. Bu kanunlara inanan insanların hayatın gerçeklerinin başarısızlıktan ve şanssızlıktan kaynaklandığını düşünüyor.
Ben bir şeyi ne kadar çok istersek o kadar çok olacağına inanıyorum bu yüzden çekim yasasının daha doğru ve gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Ama bu konuda aşılmaması gereken ince bir çizgi olduğuna da inanıyorum, çok istemek ve takıntı haline getirmek. Bir şeyi çok isteyebiliriz ama bunu bir takıntıya dönüştürmemek gerekiyor. Her ne kadar ‘hayaller ve beklentilerin bir bedeli yoktur…vb’ dense de bu beklentilerimizin bedelini gerçek olmadıkları zamanki duygularımızla öderiz. Bu da sonuç olarak bize belki manevi belki de fiziksel oldukça zarar verir.