23 Eylül sabahı…Koca bir yıl boyunca beklediğim tarihi sonunda takvimimde işaretliyor ve pijamalarımı değiştirmek için odama gidiyorum.Giyinirken bugünün ne kadar güzel geçeceğine dair hayaller kurmaktan alamıyorum kendimi.Tüm gün boyunca doğum günüm olduğu için insanlar tarafından şımartılacağım.Tamam kabul ediyorum ki iş güç sahibi olmuş bir insanın bu kadar küçük bir şey için heyecanlanması çocukça görünüyor.Ancak ben oldukça meşgul ve özel hayatı nerdeyse olmayan bir insanım.Böyle günler birazcık da olsa kendimi değerli ve işe yarar hissettiğim nadir zamanlardan.Tanıdıklardan gelen mesajlara bakmak için telefonumu elime alıyorum.
Konfleksime isteksizce sütümü dökerken en azından televizyonu açsam diye düşünüyorum.Şu hadsizlere bakın! Benim gibi muhteşem bir insanın doğum günü olmasına rağmen gereksiz haberler sunuyorlar.Bu konfleksin de hiç tadı yok.Burada zaman öldürmek yerine işe gitmek daha mantıklı geldiğinden kahvaltımı olduğu gibi çöpe döküp arabama biniyorum.İş yerine yaklaştıkça daha da mutsuzlaşıyorum.O samimiyetsiz insanların yüzlerini görmek zorundayım.Bu güne kadar hepsi yüzüme sahte gülüşlerle bakmışlar meğer.Kimseye selam vermeden şirketin kapısından girip doğruca çalışma masama oturuyorum.
Modumu birden bire düşüren şeyle kafam o kadar meşgul ki işime doğru dürüst odaklanamıyorum bile.Nasıl olur da bir kişi bile bana doğum günü mesajı atmaz? Aramamışlar bile.En yakın arkadaşlarıma ne oldu? Ben onlardan gece yarısı tam on ikide mesaj beklerken onlar sabah yanıma gelip doğum günümü kutlamadılar bile.Öğlene kadar belirli aralıklarda sürekli telefonumu kontrol ettim ama hala kimse mesaj atmıyordu.Öğlen de çok farklı değildi.Kafeteryada yalnız başıma oturduğumda kimse yanıma gelmedi.Tamam belki inanılmaz ütopik bir şekilde hepsi doğum günümü unutmayı ”başarabildi”. Ama neden kimse benimle konuşmuyor? Yemekten sonra dayanamayıp yanlarına gittiğimde hiç görmediğim kadar ukala bir tavırla karşılaştım.Neymiş bu sabah beni hiç görmemişler ve üzgünlermiş çünkü çok önemli bir işleri varmış acilen gitmeleri lazımmış.En azından iş dışındaki arkadaşlarımı arayıp onlara hala hayatta olduğumu hatırlatmak istesem de bütün çabalarım boşaydı. Hiçbiri telefonlarımı açmadı.
Bugün daha fazla kötü olamaz deme gafletini göstermiş olduğumu da patronum mesai saatinden sonra benimle özel konuşmak istediğinde anladım.Önce ailesine veya kendisine bir şey olduğunu zannedip korktum ama sonra konuşmanın sonu benim işten çıkarılma kararıma gelince olayı ancak kavrayabildim.Patronun elide tuttuğu tazminatımı bile almadan elimden geldiğince hızlı bir şekilde odadan ayrıldım.Binadan çıkarken gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak kendimi arabama atıp ağlamaya başladım.Hayatımda ilk defa varlığımın hatırlanmasını belki de ilk defa bu kadar istemiştim.Çok küçük yaştan beri hayatım ofislerde çalışarak geçti ve bir kere bile isyan etmedim.Sadece bugün biraz da olsa insanlar tarafından fark edilmek istemiştim.O nedenle de hiçbir doğum günü planı yapmamıştım,normalde her yıl kendi partimi organize ederim,.
Zor bela gözyaşlarımı silerek evin yolunu tuttum.Eve varıp da kapıyı açmak için anahtarı cebimde ararken hala olanları düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.Kapıyı açtığımda ise koca bir sürpriz! Kendi evimde tanımadığım onlarca yüz.Gözlerim ışığa alıştıkça bu insanların yabancı değil kendi arkadaşlarım olduğunu görüyorum.İşten olsun olmasın görüştüğüm tüm arkadaşlarım iyi ki doğdun şarkısını söylüyorlar.Az önce dindirdiğim gözyaşlarım tekrardan akıveriyorlar.Bu kadar insanın benden habersiz nasıl olup da evime gelebildiğini soruyorum ve bana kardeşten bile yakın olan on sekiz yııllık arkadaşım zamanında birbirimize evimizin anahtarını verdiğimizi hatırlatıyor.O zamanlar bu bir şakalaşma üzerine yapılmış olsa da şu an beni dünyanın en mutlu insanı yaptığı için o yedek anahtara bile teşekkür ediyorum.O sırada şaşkınlıktan açık bıraktığım kapıdan içeri patronum giriyor.İşte o zaman işten kovulmamın da bir oyun olduğunu anlıyor ve kendimi tutamayarak kahkahalarla gülmeye başlıyorum.O gece sabaha kadar hayatımdaki en değerli insanlarla en değerli vakitlerimi geçiriyorum.