İstanbul’da yaşadım 16 yıllık hayatım boyunca ve bu şehrin her şeyine aşık olarak büyüdüm. Denizine, köprüsüne, kulesine… Eskiye ait her türlü yapıya aşıktım çünkü oradaki izleri gördükçe insan yaşamını daha iyi gözlemliyordum. Ama asla ayrılmam dediğim bu şehirden annemin işi dolayısıyla ayrılmak zorunda kalmıştım.
Ankara’ya gidiyorduk hem mutsuz hem de heyecanlıydım. Sonuçta bu da ayrı bir deneyim, hayat tecrübesi olacaktı. En çok da heyecan duyduğum şey başlayacak olduğum yeni okuldu. Ne ile karşılaşacaktım, insanlar içten mi yoksa kötü mü olacaktı bilmiyordum.
Okulun ilk günüydü. Kendime her zaman güvenirdim ama yeni bir şehirdeydim sonuçta, açık konuşmak gerekirse biraz korkuyordum. Güzel, özel bir okula başlamıştım. Okulun yapısı, olanakları gerçekten etkileyiciydi. Ama şunu fark etmiştim ki okulda tam anlamıyla bir gruplaşma vardı yani herkesin birlikte takıldığı belli başlı kişiler bulunmaktaydı. İnsanlar beklemediğim bir şekilde çok sıcak kanlıydı. Gelip benimle konuşuyor, yalnız bırakmıyorlardı. Fakat dikkatimi biri çekmişti ki asla ama asla benimle konuşmuyor hatta benimle konuşmayı bırakın kimseyle konuşmuyordu. Çok dikkatimi çekmişti ve çok merak etmiştim o çocuğun kim olduğunu. Birkaç kişiye sordum kim olduğunu ve neden yalnız olduğunu, çünkü görseniz katiyen inanmazsınız bu çocuğun arkadaşı olmadığına.
Adı Bora’ymış. Geçen seneye kadar okulun en popüleriymiş hatta şu an kimseyle takılmıyor olmasına rağmen herkesin gözü onun üstündeymiş. Geçen sene annesinin vefatı sonrası içine kapanmış ve kimseyle doğru düzgün konuşmamaya başlamış. Duyduğumda ne kadar üzüldüğümü tahmin edemezsiniz. Çünkü birini kaybetmenin hem de ailenden birini kaybetmenin acısını çok iyi bilirim. İki yıl önce ben de babamı kaybetmiştim. Ama atlatmak zorunda olduğum için hayatıma devam edebilmiştim ve Bora’ya da yardım etmek istiyordum.
Birkaç sefer denedim konuşma içerisine girmeyi ama izin vermedi. Sonra bir gün sınıfta sadece ikimiz varken sesini yüksek bir şekilde duydum. İlk defa sesini tamamen duymuştum. Şaşırmıştım ve gizleyemedim şaşkınlığımı. Bana bakıp güldü. Biraz dersler hakkında konuştuk sonrasında bana kendisini anlatmaya başladı. Gerçekten anlam veremiyordum. Neden birden bire benimle konuşmaya karar vermişti ki? Çok geçmeden bu soruma da cevap verdi. Bir süredir inceliyormuş beni ve bana “Sen beni anlıyorsun.” dedi. Yaşadığı şeylere çok benzer şeyler yaşadığımın farkındaydı ve bana güvenmişti. Gerçekten mutlu olmuştum ve ona yardım edecektim.
Uzun süre konuştuk ve her yerde beraber gezmeye başladık. Buna okul da dahildi. Herkes çok şaşkındı, çünkü herkes bir sene sonra ilk defa onu gülerken görüyordu. Benim de hayatımda yaşadığım zorluklar sonrası bana iyi gelen, güvenebileceğim birinin hayatıma girmiş olması çok güzeldi. En büyük mutluluk beklenmedik anda gelenmiş. Hayatımdan çıkmasına asla izin vermeyeceğim biri vardı şu an ve ikimiz de güven duygusunu tekrardan birbirimizde bulmuştuk.