On sekizinci yaş günümü sabırsızlıkla bekliyordum. Ben genel olarak özel günleri seven, özel günlere önem veren bir insan değilimdir. Genel olarak hediye almayı çok seven ve bana hediye alınmasını da çok seven bir insan değilimdir fakat her insanda olduğu gibi on sekizinci yaş günüm için çok heyecanlanmıştım. Sonuçta reşit olacaktım. Pek çok sorumluluğu kendi üstüme alacaktım, reşit olacaktım, ehliyet alabilecektim. Bunlar beni heyecanlandıran olaylardı. Bu olayların düşüncesi bile beni sabırsızlandırmak için yeterliydi.
Uyandım. Saate baktım. Saat daha 8.15’ti. Doğum günüm bugündü. Heyecanla uyanmıştım. Telefonumu elime almıştım ve doğum günüm için gelen ”iyi ki doğdun” mesajlarına teker teker cevap vermek istedim. Sonuç olarak insanlar beni bu konuda önemseyip mesaj atmıştı. Fakat benim için doğum günlerimde gelen mesajların pek önemi yoktu. Benim için önemli olan o yaşın bana neler kazandıracağı ya da bana neler hissettirdikleriydi. Üstümü giyindim, elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru gittim. Güzelce hazırlanıp güzel bir kahvaltı yapmak umuduyla mutfağa gittim. Annem doğum günümde güzel bir kahvaltı hazırlamıştır diye düşündüm fakat mutfağa gittiğimde kimse yoktu. Uyanmamışlardır diye düşünüp odalarına gittim. Kapılarını sessizce açtım ama kimse yoktu. Yatağını düzeltmemişti bile. Ama normalde annem her zaman yatağını düzgün bir şekilde toplar ve odayı parfümlerdi. Ama hiçbir şey toplanmamıştı. Kardeşimin odasına bakmaya gittim. Kapıyı açtığımda aynı şekilde kardeşim odada yoktu ve yatağı toplanmamıştı fakat yatağın üstünde katlarca bantla sarılmış bir hediye paketi vardı. Merak edip açmak istedim fakat açamadım. Bıçak almak için mutfağa doğru giderken annemlerden her hangi birine ulaşmaya çalıştım ama hiç biri telefonunu açmıyordu. Biraz korkmaya başlamıştım gerilmiştim. Mutfaktan bir bıçak aldım ve kutuyu kesmeye başladım. Hediye paketini açtığımda gözlerime inanamadım ve içinde küçük bir kutu daha vardı. Dış taraftaki büyük kutunun gazete ve koli bandına sarılı olmasına rağmen bu küçük kutu güzel ve zarif bir şekilde paketlenmişti. Etrafında altın rengi ince şeritler olan bu güzel kutunun üstünde de küçük bir kurdele vardı. Bu küçük kutuyu açtım ve içinden küçük bir not kağıdı çıktı Bu kağıtta daha önce hiç duymadığım bir adres vardı. O adrese gitme kararı aldım. Taksiyi çağırdım ve yanıma bir miktar para aldım. Taksiye bu adresi söyledim ve beni götürmeye başladı. Adrese geldiğimde küçük bir kafe olduğunu fark ettim. İçeri girmek istemedim aslında. Gerilmiştim. Biraz da sinirlenmiştim. Doğum günümde böyle işlerle uğraşıyordum. Ama annemleri de bir yandan merak ediyordum. İçeri girmek için cesaretlendim. İçeri girdim ve birden sürpriz diye bir ses geldi. Ailem ve tüm yakın arkadaşlarım benim için sürpriz bir parti hazırlamışlardı. Bir yandan çok mutlu oldum bir yandan da sinirlenmiştim. Sürpriz bir parti için bu kadar uğraşa gerek var mıydı?