Beklenmedik Hayat Arkadaşı

İşe gitmek üzere yola koyuldum. Bu sefer gerçekten de geç kalmıştım. Yetişebilmem için kanatlarımın olması gerekiyordu. Çünkü hep bu saatlerde trafik oluyordu. 29 yaşındaydım ve kendimi bildim bileli trafikte beklemekten nefret ederdim. Yol açıldı, karşıdaki ışığa yakalanmadan yeşil ışıkta geçeyim derken önüme 6-7 yaşlarında küçücük bir kız çocuğu atladı. Çok yavaşlamıştım ama bu yeterli olmamıştı, küçük kıza çarpmıştım. Araba durduğu an kalbim yerinden çıkacaktı, ona zarar verdiysem ömrüm boyunca bu anıyla yaşamak çok zor olurdu, ailesi ne yapardı? Bu düşünceleri bir kenara bırakıp arabadan indim. Küçük kız yere ayağa kalkmaya çalışıyordu ama sanırım bacağı incinmişti. Hemen yanına gidip eğildiğimde gözlerinin dolduğunu gördüm. Ne yapacağımı bilemiyordum. Etrafıma bakınıyordum ama kızın ne annesi, ne babası, ne de başka bir yakını vardı. Ben bunları düşünmekten kıza iyi olup olmadığını bile soramamıştım. Etraftakiler de arabalarını durdurup yanımıza gelmeye başlamıştı. Küçük kıza sorular soruyorlardı ama onun ağzını bıçak açmıyordu. Nihayet kendime gelip etraftakilerle de konuştuktan sonra kızı arabama alıp hastaneye götürdüm. Yol boyunca onunla konuşmaya çalışmıştım ama tek kelime bile etmiyordu. Hastaneye vardığımızda onu kucağıma alıp hastanenin acil bölümünden içeri girdim. Doktorlar gerekli müdahaleleri yaptıkları sırada yanımıza polisler geldi. Küçük kızın adının Duru olduğunu, yetim olduğunu ve yetimhanede kaldığını öğrenmiştim. Sabah saatlerinde eşyalarını toplayıp kaçmıştı yetimhaneden. Tüm ödemeleri ve gereken her şeyi hallettikten sonra kızı tekrardan yetimhaneye götürmek üzere yola çıktık. Polislerle peş peşe gidiyorduk. Onu sağ salim kaldığı yere götürdükten sonra işten izin alıp eve gittim. Yaşadıklarımın şokunu henüz atlatamamıştım. Küçücük yetim bir kıza çarpmıştım, üstelik kız aynı sabah yetimhaneden kaçmıştı. Neden kaçmıştı? Yoksa annesini bulmak için mi?

Sabaha kadar Duru’yu düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Sadece yaşadıklarım değil, Duru’yu evlat edinme fikri de çıkmıyordu aklımdan. Ertesi sabah hafta sonu olduğu için işim yoktu. Duru’ya birkaç yeni kıyafet ve oyuncak alıp onu görmeye gittim. Evlat edinme fikrini de oradaki müdürle ve diğer yetkililerle paylaştım. Olumlu cevap vermişlerdi ama önce Duru ile aramdaki bağı güçlendirmem gerekiyordu. Yaklaşık bir ay boyunca haftada en az dört kere onu görmeye gittim. Arada onu yemeğe, parka, alışveriş merkezine götürdüm. Tüm bu yaşananların sonunda Duru’yu resmi olarak evlat edineceğim gün gelmişti. Evimde onun için bir oda yapmıştım. Onun en sevdiği renklerle ve oyuncaklarla dizayn etmiştim odayı. Her şeyi hallettikten sonra onu eve getirdiğimde önce Leo ile tanıştırdım. Leo benim kedimdi ve bundan sonra Ben, Leo ve Duru beraber yaşayacaktık. Odasını gördükten sonra bana kocaman sarılmıştı, bana tamamen alışmıştı artık. Onunla tanışmamın bütün hayatımı değiştireceğini bilmiyordum. Keşke onunla güzel bir şekilde karşılaşmış olsaydım, ama iyi ki karşılaşmıştım.

(Visited 45 times, 1 visits today)