Bir gün saatler geceyi gösterdiği zaman hiç hava kararmamıştı. Çok uykum vardı ama hava kararmıyordu. Ne kadar perdeleri kapatsam, ışıkları söndürsem de sabahın aydınlığı gözüme çarpıyordu. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım ama ne yapacağımı bilmiyordum. O gece hiç uyuyamamıştım. Birden kapı çaldı ve bana bir mektup gelmişti. Mektubu açtığımda içinde bir harita, not ve bir elmas vardı. Notta dünyanın düzene girmesi için benim bu elması haritadaki yere götürmem gerektiği yazıyordu. Tek sorun haritadaki yerin Viyana’da olmasıydı. Benim bunu düşünmem gerekiyordu daha önce hiç yurtdışına çıkmamıştım ama bu durum ciddiydi. Amaç dünyayı kurtarmaktı. Sanırım kararımı vermiştim Viyana’ya gidiyordum. Valizlerimi hazırlamaya başladım. Şu an yaptığım şey delice çünkü belki biri bana oyun oynuyordu ama artık bu durumdan bıktığımdan dolayı her şeyi göze almıştım. Uçağa binip Viyana’ya vardım. İlk işim yerli bir rehber tutup beni gezdirmesiydi. Gezmek, görmek istememin tek sebebi buralara biraz hakim olup sonrasında da görevimi başarıyla yerine getirmekti. İlk başta tarihi bir kiliseyi gezdik. Sonrasında beni haritadaki yere götürdü ‘’Seagrotte’ye’’. Burası yaz ayında olsak bile çok soğuk bir mağaraydı. Rehberimiz daha önce söylediğinden dolayı yanıma bir ceket almıştım. Obana mont almamı söylese bile Seagrotte‘nin bu kadar soğuk olduğunu tahmin etmediğimden dolayı yanıma sadece ceket aldım. Mağaranın içi 5 dereceydi. Birazcık yürüdükten sonra karşımıza mağaranın içindeki bir göl çıktık. Çok hoşuma gitmişti mağaranın içinde bir göl olması. Ufak bir tekne turu yapmaya karar verdik. Tekne turuna çıktığımızda duvardaki bir yarık dikkatimi çekmişti. Sanırım elması nereye götüreceğimi bulmuştum ama bu gün yapamazdım. Bir gün daha gece aydınlıkta uyumaya katlanacaktım. Ertesi gün yine aynı yere gelmiştim bu sever tekneyi sırf kendim kiraladım tabi bu bana biraz pahalıya patladı. Yönetimden rica edip tekneyi ben kullandım çünkü bu gizli bir olaydı. İşin garip kısmı tekneyi nasıl kullanacağımı henüz bilmiyordum. Neyse bir şekilde oraya ulaştım. O çatlak yerin bir tür kapı olduğuna adım gibi emindim. Elimi üzerinde gezindirirken birden kapı açıldı. İçerisi çok değişikti sadece minik bir oda ve üzerinde taşı eksik bir değnek vardı. Elimdeki taşı değneğe yerleştirince mağaranın içinden bir ses bana ‘’taşı geri getirdin şimdi dile benden ne dilersen dedi.’’ Benim cevabım çok netti savaşların bitmesini diledim. Ve o gece çok rahat uyuyabilmiştim. Sonunda her şey yoluna girmeye başlamıştı.
Beklenmedik Bir Hafta
(Visited 3 times, 1 visits today)