Hepimizin yaşamakta olduğu bu dünyada herkes için değişebilecek bir tanımı olan iyilik nedir sizce? Bir insan iyi birisi ise bu sonradan mı kazanılır yoksa doğuştan mı vardır?
*New Haven, Connecticut’taki Yale Üniversitesi bu konuyu araştırmak için bir deney yapmaya karar veriyor. Tabii ki bu ahlaki iyilik ve kötülük kavramlarının doğuştan olup olmadığını araştırmak için de onlara lazım olan şey birkaç 5 aylık bebekten fazlası değildi. Bunu yapmak için de beklere kuklaların rol aldığı oyunlar seyrettirildi. Önce bir kuklanın diğerine yardım ettiği bölüm oynatıldı ve ardından başka bir kuklanın bu yardımı engellediği bölüm gösterildi. Bu iki bölümü izlemelerinin hemen ardından, bebeğe hediye olarak bu iki kukla sunuldu ve hangisini seçtiğine bakıldı. İlginç biçimde, daha 5 aylık olan bebeklerin hemen tamamı, iyilik yapan kuklayı seçmişlerdi. Yani 5 aylık bir bebek bile, iyi ile kötüyü ayırabilmekte ve iyiden yana olmakta idi.
Yale Üniversitesi bir başka deneyle önceden bulduğu sonuçlardan emin olmak için birkaç deney yapmış. Deneylerin birinde 6-10 ay aralığındaki bebeklere defalarca izletilen bir videoda, yokuş yukarı tırmanmaya çalışan bir daire figürü var. Bu videonun bir tarafında dairenin yukarı tırmanmasına yardım eden bir üçgen, diğer tarafında ise yukarı tırmanmasına engel olan bir kare figürü bulunuyor ve bebeklerin hangisini seçeceklerine bakılıyor. Deney sonunda bebeklerin ezici çoğunluğunun (%87), üçgen figürü desteklediği görülüyor.
Peki ne oluyor da bu iyi kalpli bebeklerin bazıları büyüyüp de kötülüklere karışıyorlar?
Deneylerde de gördüğümüz üzere; kendimizden farklı olanı dışlamak ve cezalandırmak güdüsü yaradılışımızın bir parçası. Elbette bunca kötülük ve şiddetin de kaynağı. Ailede, okulda, sokakta neyin iyi ve neyin kötü olduğu ayrımlarına dair genç beyinlere yüklemeler yapılıyor. Beyin sürekli neyin iyi neyin kötü olduğunu kaydediyor, o nedenle de bu erken kayıtların sağlıklı olması gerekiyor ki nasıl başladıysa öyle devam edebilsin. Tabii ki eğitim de burada devreye giriyor. Erken yaşlardan itibaren, yapıcı ve pozitif bir felsefeyle eğitilen çocukların tercihi ilerleyen yaşlarda farklılığı da hoş görmek ve dahil etmek yönünde olurken; katı disiplin ve kuralların dışına çıkılmadan yetiştirilmiş çocukların yetişkinlikteki tercihleri, farklılığı cezalandırmak ve dışlamak yönünde oluyor.
İşte geldiğimiz bu son nokta, dünyada gördüğümüz haksızlıkların kaynağı olabilecek bir yönelimdir. Ve bu, bazılarınca insanın doğuştan getirdiği ‘karanlık yön’ olarak görülmekte idi. Ancak her işini hikmetle yapan yaratıcının, insana bu doğal yönelimi vermesinin, ne boşuna, ne de ‘karanlık’ olduğunu düşünmüyorum. Olsa olsa bu yönelim, insanın kendine benzer kişilerle birlikte hareket etme, böylece yardımlaşma ve uyumlu bir sosyal topluluk oluşturma meyline katkıda bulunmak için verilmiştir. Kendine benzeyeni sevip kayırmak, toplum hayatının olmazsa olmazıdır zaten. Belki bu yönelimin haksızlık ve zulme yol açmasını nasıl önleriz, bunun üzerinde düşünülmelidir.
https://www.milliyet.com.tr/pembenar/talyaa-vardarflow/iyilik-ve-kotuluk-dogustan-midir-2178811
https://www.zaferdergisi.com/makale/11894-iyilik-dogustan-mi.html
https://onedio.com/haber/-iyilik-ve-kotuluk-dogustan-mi-dunyanin-en-kadim-sorularindan-birine-bilimsel-bakis-642361