Hayatımızda her şey istediğimiz gibi gider mi? Her mutluluk yerini mutlaka göz yaşına bırakmaz m zaten? Biz kaderi değil kader bizi seçmez mi?
Ben Elif. 21 yaşında bir biyokimya öğrencisiyim. Hayatım boyunca hiçbir zaman kuralları çok kale alan başarı odaklı biri olmadım benim için her zaman öncelik hayatımı yaşamak ve arkadaşlarımdı. Basit bir hayatım olmadı hiçbir zaman, el bebek gül bebek büyütmedi kimse beni. Her şeyi düşe kalka dizlerim kanaya kanaya öğrendim. Bu zamanlarımda benim yanımda ailem değil Mert vardı her zaman. Ailemden görmediğim ilgiyi, sevgiyi ondan gördüm her zaman.
Yine her zaman olduğu gibi Mert ve bizimkilerle Galata’nın üstünde bizim mekanda oturup konuşuyorduk. Ortam bu sefer biraz garipti. Hiç kimsenin keyfi yok gibiydi normalde şen şakrak olan gruptan eser yoktu o an. Anlam veremedik başta ama çokta aldırış vermeden Mert konuya can verip her zamanki komik hikayelerini anlatmaya başlamıştı. O kadar mutlu olurduki insanlara bir şey anlatırken hep yüzü güler, o gamzelerini bizden esirgemezdi. Ta ki o ana kadar
Duyduğum silah sesiyle irkildim tam ne olduğunu anlamak için kafamı çevirdiğimde üstüme Mert’in bedeni yığıldı. Ellerim onu kanını taşırken titriyordu. İstemsizce adını haykırdım. Kitlenip kalmıştım, elimi tam saçına götürecekken o ana kadar açık olan gözleri kısılmaya başladı. Gözlerimin içine baka baka kayıp gidiyordu çocukluğum ellerimden. Hayatımın en güzel anlarını paylaştığım ailem dediğim adam kollarımda ölüyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Neden insanlar izliyordu sadece? Neden kimse yardım etmiyordu? Titreyen ellerimle telefonumu çıkardım ve 112 yi tuşlamak oldu tek yapabildiğim. Telefon çalıyor fakat bir türlü kimse açmıyordu. Arkadaşlarım karşımda olan biteni sadece izliyordu. Sanki dünya toplanmış ve onu ölmesi için uğraşıyor gibiydi.
Mert’in gözleri iyice kapanmaya yaklaşmıştı zaman daralıyordu bunu farkındaydım. Onu kaldırmayı denemek geldi aklıma tam ayağa kalkacakken ayaklarımdaki tüm güç çekildi bir anda, olduğum yere çakılıverdim. Mert çok kan kaybediyordu ve ben sadece izliyordum. Başım döndü gözlerim kararmaya başladı ve yerini karanlık aldı. Gözümün önünde hep aynı sahne vardı. Farklı açılardan bir adım önce ya da bir adım sonra ama hep aynı sahne. Gözlerimi açmak istememde açamıyordum.
Yüzümde hissettiğim sıcaklıkla irkildim. Elimi yanağıma götürdüm ve o parmaklarındaki boğumları bildiğim elle karşılaştım. Gözlerimi açtığımda ise gördüğüme inanamadım. Mert karşımda duruyor ve yüzümü seviyordu. Galiba bu sefer hayat bana ter köşe yapıp kazandıklarımı elimden almamış kaybettim sandıklarımı geri vermişti. Zaten hayatın olayı da bu değil miydi?
Bazen Hayat
(Visited 63 times, 1 visits today)