Bir varmış, bir yokmuş… Araba icat edildikten sonra, zaman makinesi henüz yokken güzel kahverengi saçlı, iyi huylu bir kız varmış. Adı da İpek’miş. Tabii, takma adsız olmaz. Arkadaşları ona arada ”kraliçe bitti gitti” dermiş çünkü bir problem olsun onları mantıklı bir yöntemle çözermiş. Ayrıca İpek’in anne ve babası o küçükken boşanmışlar. Bu da onun kolay üzülmesine sebep olmuş ama artık kontrol altına alabilmeye başlamış. İpek’in çok sevdiği bir şey daha varmış: masallar.
Bir gün haberlerde orman yangınlarını duymuş ve ”kraliçe bitti gitti” olarak buna bir çözüm bulmak istemiş. Bunu arkadaşlarıyla paylaşmış. Bir poster ya da broşür yapmak istemiş ne yapıp küresel ısınmayı ve orman yangınlarını durdurmak konusunda. Arkadaşları bir çocuğun posterine kimsenin bakmayacağına ve boşuna vakit harcayacaklarını söylemişler. İpek de buna doğal olarak kırılmış ve üzülmüştü. Ayrıca onlara denemekten zarar gelmez, demişti. Sonra Ahmet çıka geldi. İpek hep Ahmet’in onun beyaz atlı prensi olduğu ve buranın gerçek dünya olmadığı ve onun, onu uyandıracağını düşünürmüş. Biz hikayemize geri dönelim, Ahmet kulak misafiri olduğunu söylemiş ve yardım etmekten mutlu olacağını. Hikayemizin sonunda çok güzel bir poster ve güzel afişler yapmışlar ve gören herkes dünyayı iyi yapmaya çabalamış. Bir sefer daha denemekten zarar gelmemişti !