Merhabalar, ben “Bay Gereksiz”. Gündelik hayatımda bir yazarım değeri bilinmeyen, gündemdeki konulardan bağımsız yazdığım için eser satamayan bir yazar. Belki de dilim çok sert, herkes anlamıyor veya anlamak, işlerine gelmiyor. Sahi, ben neden varım? Hiçbir şeye gücüm yetmiyor. En iyi olduğum işte bile çok kötüyüm. Neden bu dünyayı güzelleştirebilecek, insanlığa katkıda bulunabilecek biri yerine ben var oldum? Bu tarz düşünceler benim sabah rutinim gibidir. Her sabah sıcak yatağımdan kalkıp , ki bu yatağı bile hak ettiğimi düşünmüyorum, varoluşumun amacını sorgulamakla güne başlıyorum. Tanrı beni neden yarattı? Bir yanıt bulamıyorum. Ardından hayatta kalma iç güdüsüyle bir şeyler yemeye başlıyorum. Ki çok fazla param olmadığından mütevellit bu atıştırmalık kuru bir dilim ekmeğin önüne çok nadiren geçiyor. Hayatta kalmak için beslendikten sonra işimi yapmaya başlıyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum… Genellikle aklıma bir şey gelmiyor ve tekrar kendime zarar veren düşüncelere dalıyorum. Ancak aklıma arada sırada ufak tefek bir şeyler geldiği de oluyor tabi. Bu durum gerçekleştiğinde kısa bir süreliğine de olsa yüzümde tebessüm, gönlümde huzur başlıyorum yazmaya. Eğer bir başlayabilirsem genellikle devamı geliyor, en azından bir iki sayfa yazabiliyorum. Dediğim gibi ilham çok az ve sınırlı bir şekilde ulaşıyor bana. Bu sebeple bir kitap bitirmem yıllarımı alabiliyor ve neredeyse yok denilebilecek kadar az olan okur kitlem pek memnun olmuyor, günden güne satışlarım azalıyor. Günlük işimi bitirdikten sonra kısa bir istirahat etmek için kanepe uzanıyorum. Elbette uyuyamıyorum ama neyse ki uyumama yardımcı olan antidepresanlarım var. Bu hayatta en çok onları seviyor bile olabilirim. Bana çok yardımcı oluyorlar. Bu kısa dinlenme maratonundan sonra doktorumun yolunu tutuyorum. Hastaneye ulaştığımda yolda herhangi bir arabanın bana çarpmamasını bir sebep olarak görüp elimi açarak tanrıya dua etmeye başlıyorum. Her ne kadar hayatımı sevmesem de ölümden sonraki hayata inanıyorum ve o hayatı hak edebilmek için yaşıyorum. Tanrıya olan minnettarlığımı gösterdikten sonra doktorun odasına giriş yapıyorum. Beni bir tek o dinliyor -o da ona para verdiğim için-. Yaklaşık bir saat aralıksız konuşmamdan sonra zil çalıyor ve doktorum bugünlük bu kadardı deyip beni kibarca kapı dışarı ediyor. Tekrardan evin yolunu tutuyorum. Biraz daha yazabilirsem yazmaya çalışıyorum ve yazamıyorum. Yapacak bir şey bulamayınca eski kitaplarımın yorumlarını okuyorum. Aslında zaten çok satamadığım için fazla yorum yok. Her gün en baştan ,hepsini teker teker bir daha okuyorum. Ve her zamanki gibi sorularıma cevap bulamayıp antidepresanlarıma sarılıp uzanıyor ,bir günü daha boşa atmama rağmen en azından yaşadığımı ve yaşamıma kendi ellerimle son verirsem ölümden sonraki hayatı göremeyeceğimi düşünerek kendimi avutuyorum. Ömrümü kendi kendime yiyorum.