Dünyanın birçok bölgesinde uğursuz kabul edilen hayvanlar, sayılar ve objeler vardır. Sizce bu hayvanların, objelerin ve sayıların uğursuz kabul edilmesinin arkasında belirli birtakım olaylar var mıdır, yoksa bunlar sadece birer batıl inanç mıdır?
Batıl inanç günümüzde insanları tamamen etkisi altına almış, mantıksal bir temele dayanmayan davranış ve inançlara denir. Batıl inançların hemen hepsi insanlar tarafından uydurulmuştur. Batıl inançlar insanların korkularını, beklentilerini bir olaya bağlama ihtiyacından, başlarına gelen olumsuzluklara veya olması istedikleri şeye sebep yaratma amacıyla ortaya çıkmıştır. Yeni doğan çocuklara kırkları çıkana kadar cinlerin, perilerin, şeytanların etkisi altında kalabilir diye büyük bir özen gösterilmesi; 13 sayısının, 2 ayaklı merdiven altından geçmenin ve siyah kedi görmenin uğursuzluk getireceğine inanmak gibi. Günümüzde batıl inanca sahip olan insanlar kadar batıl inanca sahip olmayan insanlar da mevcut. Mademki batıl inanç mantıksal bir temele dayanmıyor, peki o zaman neden batıl inanca sahip birçok insan var?
Bana göre batıl inanç, bir bakıma kültürel mirastır. Farklı kültürlerde farklı türde batıl inançların olduğunu göreceksiniz. Her ne kadar batıl inanç mantıksal bir temele dayanmıyor desek bile, batıl inanç tıpkı atasözleri gibi dilden dile, kulaktan kulağa yayılarak biraz da olsa gerçeklik payı kazanıyor. Hele ki batıl inanç ile alakalı olumsuz bir olay gerçekleşirse insanlar o batıl inanca daha da ilgi göstermiş, bağlanmış oluyor. Fark ettiyseniz batıl inançlardan yola çıkılarak yapılmış bazı korku filmleri de mevcut. Hâl böyle olunca da insan kendini aniden batıl inanca sahip bir şekilde buluyor. Elbette ki bu batıl inançların kesin doğru veya kesin yanlış olup olmadığı hakkında yorum yapamayız.
Geçmiş zamanlarda bilim ve teknoloji çok gelişmiş olmadığından dolayı batıl inançlar günümüze oranla çok daha fazlaydı. İnsanlar cahil olduğu için her bilmedikleri şeyin kendilerine zarar vereceğine inanıyor veya o bilinmezliğin verdiği korkuyu kullanarak insanları manipüle çalışıyordu. Hatta bilinmeze mistik bir güç yüklüyor, onu tanrı gibi görüp ona tapıyordu. Ancak gün geçtikçe bilim ve teknolojinin gelişmesi ve bilinmezliklerin açığa kavuşması ile birçok batıl inanç yok oldu.
Sonuç olarak; birtakım doğa olaylarının, objelerin, hayvanların ve sayıların insanoğlu tarafından batıl olarak nitelendirilmesi, teknolojik yetersizlik, cehalet, korku, koruma içgüdüsü vb. gibi gerçeğin önündeki sır perdelerinden kaynaklanmaktadır. Ne zaman ki insanoğlu, bilim ve teknolojinin gelişimine katkıda bulunur ve bu gelişmişliğe entegre bir hayat sürer, ne zaman ki korkularının üzerine cesaretle gider, işte o zaman gerçeklerin önündeki bu sır perdeleri birer birer ortadan kalkar ve her birine gizemli anlamlar yüklediğimiz kavramlar batıl olmaktan çıkar ve gerçeğe dönüşür.