Herkese merhabalar. Ben Ataberk. Beştepe Koleji 10. sınıf öğrencisiyim. Sizlere kendimin de idol olarak gördüğü ve belki de basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olarak görülen Kobe Bryant’ın kariyerinden bahsedeceğim.
Kobe Bryant (Black Mamba) 23 Ağustos 1978 yılında Philadelphia’da doğmuştur. Eski bir Philadelphia oyuncusu olan Joe ‘Jellybean’ Bryant ve Pam Bryant’ın oğlu olan Kobe Bryant basketbolu küçük yaşta oynamaya başlamıştır. Ailesi Kobe ismini Japonya’nın Kobe şehrinde girdikleri restorandan gördükleri meşhur biftekten etkilenerek koymuşlardır. Babasının İtalya’da bir takıma transfer olmasıyla Kobe İtalyanca ve İspanyolca öğrenmiş ve bu dilleri çok iyi kullanmaya başlamıştır. Kobe İtalya’da olduğu dönemde bir AC Milan hayranıdır ve küçük yaşta Milan’ın altyapısında futbol oynamaya başlamıştır. 1991 yılında tekrar Amerika’ya döndükten sonra Kobe ‘ Eğer İtalya’da kalsaydım, futbola devam edip profesyonel olurdum’ açıklamasını yapmıştır. Kobe futbolu bırakmış olmasına rağmen fırsat buldukça futbol maçlarına gitmeye çalışmıştır. Kobe, 17 yaşında girdiği SAT sınavında yüksek bir not almış ve iyi bir koleje gitmeye hak kazanmıştır. Ancak tercihini basketboldan yana kullanmıştır ve iyi bir kolej yerine Amerika’da kalıp seçimini NBA’den yana kullanmıştır.
Kobe 18 yaşında, yeteneğini fark eden Los Angeles Lakers genel menajeri Jerry West tarafından takıma alınmış ve böylece Kobe’nin NBA macerası başlamıştır.
Kobe 18 yıl, 2 ay, 11 günlük iken ilk maçına çıkmıştır ve bu maçta 6 dakika süre almıştır. Böylelikle NBA tarihinde en genç forma giyen oyuncu olmuştur. 1999-2000 yılında inanılmaz bir sezon geçirmiştir ve Lakers ile ilk şampiyonluğunu kazanırken bu takımın en önemli oyuncularından biri olacağını göstermiştir. 2000-2001 sezonunda 24 defa 30 sayı, 6 defa da 40 sayı barajını geçerek göz doldurmuş ve bu yaşta böyle bir performans göstermesi de gelecekte büyük bir efsane olacağını göstermiştir.
2001-2002 senesinde Lakers şampiyon oldu ve Kobe 24 yaşında üst üste 3. şampiyonluğunu kazanmıştı. Son 2 senedir MVP ödülünü Shaq’a kaptıran Kobe bu sene daha umutluydu. Finallerde 26.8 sayı ortalamayla oynamasına rağmen bu senede MVP Shaq olmuştu. 2002-2004 arasında Lakers az da olsa düşüşe geçmişti. Kobe 2 sezon boyunca 25 sayı ortalamasını geçmesine rağmen takımının şampiyon olmasını sağlayamamıştı. 2004 yılında Shaq 3 oyuncu karşılığı takas ile Miami Heat takımına takas olmuştu. Kobe’nin omuzlarındaki yük artmış ve kötü oynadığı anda bütün kariyeri boyunca yaptığı her şeyin silinip imajının zedeleneceğinin farkındaydı.
Bu sezon Kobe ligin en skorer 2. oyuncusu olmasına rağmen Lakers uzun bir ara sonra ilk defa playofflara kalamadı. 2005-2006 sezonu Lakers açısından iyi geçmese de Kobe Bryant’ın birçok rekora imza attığı ve Michael Jordan gibi NBA efsanelerinden olabileceğini belli ettiği bir sezon oldu. Sezon başlarında Dallas’a karşı oynadığı maçın 3. çeyrek skoru 62-61’di ve Lakers’ın 62 sayısını da Kobe atmıştı ve maçı 81 sayıyla tamamlayarak Lakers’ın tarihinde bir maçta en çok sayı atan 1. NBA tarihinde ise bir maçta en çok sayı atan 2. oyuncu olmuştur.
Bu sezon ayrıca 4 maç üst üste 50 sayı atarak 1964 yılından sonra bunu gerçekleştiren ilk oyuncu oldu. Bu performansı sayesinde de bu sezon Nike ile 45 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamış ve Nike’ın reklam filmlerinde oynamaya başlamıştır. 2007-2008 sezonunda Kobe sezona fırtına gibi girmiş ve ilk defa MVP ödülünü kazanmıştır. 2009-2010 sezonunda daha istekli ve arzulu bir Kobe vardı. Sezona fırtına gibi başlayan Kobe yüksek şut isabeti ve takım arkadaşlarıyla iyi uyumu sayesinde şampiyonluğu kazanmışlardır. Bu Kobe’nin 5. ve son şampiyonluğu olmuştur. Sezon sonunda Lakers ile 3 yıllık 87 milyon dolarlık bir sözleşme imzalamıştır. Ancak bu 3 sezon beklentilerin altında kalmıştır. Daha sonra sözleşmesini uzatmış ve kariyerinin başladığı yerde basketbolu bırakmak istediğini söylemiştir. 2013 yılında yaşadığı aşil tendonu sakatlığıyla tüm sevenlerini şoka uğratmıştı. Böyle bir efsane belki de bu sakatlık yüzünden kariyerini noktalandırmak zorunda kalacaktı. Ancak öyle olmadı, Kobe bu sakatlığa rağmen 1 yıl tedavi görmesinin yanı sıra kariyerine devam etmek için büyük efor harcamış ve parkelere geri dönmüştür. Bazı dönemlerde tekrar sakatlık geçirmesine rağmen asla pes etmemiş sonuna kadar oynamaya karar vermiştir. Bu azim ve kararlılığıyla bütün gençlere güzel bir örnek teşkil etmiştir.
Ve geldik Kobe hayranlarının efsane ile son görüşmesine. Çok duygusal bir ortam, tribünlerin tamamı dolu. Herkes bir efsanenin son maçını izlemek için bekliyordu. Belki de uzun yıllar böyle bir efsane ile karşı karşıya gelinemeyecekti. Dünyada çoğu insan televizyonun karşısında son kez Kobe’nin maçını izlemeyi bekliyordu. Maç boyunca tribünlerden Kobe sesleri duyuluyordu. Kimse bu maçın bitmesini istemiyordu. Kobe maçı 60 sayı ile tamamladı ve son maçında bile nasıl bir oyuncu olduğunu göstererek Lakers’ın maçı kazanmasını sağladı. Tüm tribünler ve televizyon başındakiler gözyaşlarıyla takip ediyordu. Kobe de gözyaşlarını tutamıyordu. Son bir konuşma ile veda etti. Böylelikle bir devir kapandı, bir efsane daha emekli oldu.
KAYNAKÇA:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kobe_Bryant