Hayatlarımız her zaman mükemmel olmak üzerine kurulu. Sanki hata yapmak bir suçmuşçasına yaşıyoruz. Hep doğruyu arıyor, kendimizi olabildiğince tatmin etmeye yaşıyoruz. Neden bu kadar yoruyoruz ki kendimizi? Hayata bir kez gelmiyor muyuz? Tadını çıkararak, doyasıya yaşamalı insan hayatı.
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim.
Bu dizeler Jorge Luis Borges’un “Anlar” adlı şiirine ait. Şair hepimizin sahip olduğu bir özelliğe vurgu yapıyor: pişmanlık duygusu. Ne kadar elimizinden gelenin en iyisini yapsak da pişmanlıktan kurtulamıyoruz. En azından ben etrafımdaki insanların böyle olduğunu gözlemliyorum. Hatta önceden “Daha iyisini yapabilirdim.” diye kendimi strese sokardım fakat fark ettim ki bu tür düşünceleri fazlasıyla kafaya takmak bana iyi gelmiyor. Ben gerçekten bazı şeyleri zamanın akışına bırakmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü bana göre evren yaratılırken bir yol haritası çizildi. Herkesin kendine has bir haritası ve bu haritada yoldan sapmamız ihtimali dahilinde belirlenmiş bazı B ve C yolları var. Tıpkı bir bulmaca gibi. Bazı harfler ortaya çıkıyor ve bizim tek yapmamız gereken uygun cevabı bulmak.
Şair bu şiirde hep yapmak isteyip de yapamadığı, içinde ukde kalan birtakım hayallerinden bahsediyor. Kusursuz olmaya çalışmazdım diyor. Aslında hepimizin yaptığı en büyük hata kusursuz olmaya çalışmak değil mi? İnsan kusurlu bir varlıktır öncelikle bunu kabullenmemiz gerekiyor. Yanlış yapmamız, tökezlememiz oldukça doğal. Çünkü hata yapmayacak olsaydık adımız insan değil de Tanrı olurdu.
Bu şiir bana umut veriyor. Aslında istesek yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını düşündürüyor. Sadece yeterince istediğimizden emin olmamız gerek. Çünkü yeterince istersek evren bize o hayalimizi gerçekleştirmek adına bazı imkanlar sunacaktır fakat bu durum sadece oturup hayal kurmak gibi anlaşılmamalı. Hayalimiz için çabalamalı onu gerçekleştirebilmek adına elimizden geleni yapmalıyız. Bence “Keşke şunu yapsaydım.” dediğimiz şeylerin gerçekleşmemesinin birçok sebebi var. Bunlardan bazılarını sayacak olursam: aile, toplum baskısı, hayat koşulları olabilir. Çoğu zaman toplum baskısı yüzünden birtakım hayallerimizden, arzularımızdan vazgeçiyoruz. Hatta meslek seçimlerimizde bile sırf rahat bir hayat sürebilmek adına sevmediğimiz bir mesleği seçmek durumunda kalabiliyoruz.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hayat anlardan ibaret. Önemli olan anları değerli kılıp onlara hatırda yer vermek. Pişman olmadan, başkaları ne der düşünmeden, özgür olup hayatı doyasıya yaşamak. Bu hayat bizim ve bu hayatı yaşama şansı bize bir kez veriliyor. Bence bu şansı iyi değerlendirmek insanoğlunun alabileceği en mantıklı karar olur.
Son olarak bu fotoğrafı eklemek istedim. Çünkü bu fotoğraf düşüncelerimi oldukça güzel özetliyor. Başkaları anı telefonlarının hafızalarına kaydederken öndeki pembe gözlüklü hanımefendi, ana canlı tanıklık ediyor. Yaşanılan anları hafızada tutabilme yetisi, insanoğluna verilen en büyük nimetlerden biri. Bunun kıymetini iyi bilelim, her anın keyfini çıkaralım.