Teknolojinin gelişmesiyle uzay araştırmalar yapan kişilerin hedefleri kademe kademe artmaktadır. Daha önce insanlar uzaya çıkmak için mücadele verirken şu anda “Başka gezegenlerde (Mars, Venüs vb.) yaşamsal imkanlar var mıdır? Aynı veya farklı galaksilerde farklı yaşam formları var mı? Farklı yaşamlar varsa eğer onlar bize ne kadar uzaklıkta?” tarzı sorula soruluyor. Geçmişten günümüze kadar teknoloji çok ilerlese de maalesef bu, şu an için mümkün değil. Bize en yakın olabilecek olan gezegen 32 ışık yılı uzaklıkta ve bu da yaklaşık ortalama insan yaşamının 63 bin katıdır. Bu yüzden NASA, SpaceX gibi şirketlerin adeta ışınlanan uzay gemileri yapmaları lazım fakat bu çözümde günümüzde gerçekleşmesi mümkün değil. Nedeni ise ışınlanma hakkında bilgimiz olmaması ve gördüklerimizin sadece bilim-kurgu filmlerindekilerden ibaret olması. Bir diğer sebebi uzayın devasa bir yer olması. Uzay o kadar büyük bir yer ki içinde kaybolabiliriz ve orada ölümü beklemek zorunda kalabiliriz ayrıca Dünya’ya veya herhangi bir gezegene gidecek iken farklı bir koordinasyona gidebiliriz.
Belki de onları bulmuş olabiliriz fakat onlar az gelişmiş bir nesil oldukları için bizi algılayamadığımız için onları bulamıyoruz ya da onların bizden çok fazla gelişmiş olmaları ve onların sinyallerini algılayamıyoruz. Aslında biraz beklersek onları görebiliriz. İki sene önce üç milyar yıl önce çarpışan iki gök cisminin çarpışmasının dalgaları dünyaya geldi. Eğer beklersek belki biz de uzaylılardan haber alabiliriz.