Başka Dünyalar

Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey
A magical portal adorned with gold carvings, opening into a breathtaking alien world. The door is embedded with intricate golden patterns and glowing gemstones, surrounded by lush, mystical vegetation. Through the open doorway, an extraordinary landscape is visible, with floating islands, vibrant colors, and surreal skies with multiple moons. The scene radiates a sense of wonder and mystery, combining elements of fantasy and sci-fi. The setting is illuminated by a soft, golden light emanating from the portal itself.farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Irmak ilk başta bu kapıya girip girmemek arasında kaldı. Sonra aniden kendinde bir cesaret hisseti ne kaybedebilirim ki diye düşünerek kapının içine girdi.

Irmak 14 yaşında normal bir hayatı olan bir kızdı. Fakat bu aralar ailesi sıkıntılı dönemler geçiriyordu. Babasıyla annesi nerdeyse her gün tartışıyorlardı. Bu her ailede yaşanan bir durumdu tabii ki ama Irmak’ın ailesi çok hiddetli bir şekilde kavga ediyorlardı. Irmak’ın okulda da pek bir arkadaşı yoktu. Genelde yalnızdı. Irmak gitgide hayatından nefret etmeye başlamıştı ta ki bu kapıyla karşılaşana kadar. Irmak kapıya girdiği anda milyonlarca kapıyla karşılaştı. Çok şaşırmıştı geri dönmek için geldiği kapıya yöneldi ama kapı ortadan kaybolmuştu. Irmak buradan çıkış olmayacağını düşündü ve oturup hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ağlarken yanına beyaz bir kedi yaklaştı ama o da ne olsun bu kedi konuşabiliyordu. Kedi “Neden kapılardan birine girmeyi denemiyorsun?” dedi. Irmak gözyaşlarını sildi gerçekten çok şaşırmıştı ne tepki vereceğini bilemedi. Kedinin ona yardım edebileceğini düşünerek onunla konuşmaya yeltendi. Irmak “Bu kapıların beni nereye götüreceğini bilmiyorum ya arkalarında çok kötü bir yer varsa.” dedi üzgün bir şekilde. Kedi de buna cevap olarak “Denemeden göremezsin değil mi?” dedi ve ortadan kayboldu. Irmak kediye seslenmeye çalıştı ancak kedi ortadan kaybolmuştu bile. Irmak daha fazla oturup yas tutamayacağını anlayıp kalktı ve ilk gördüğü kapıyı açtı üstünde “Irmak’ın Hayatı” yazıyordu. Kapıyı açar açmaz kendini çok büyük bir oda da buldu hemen aynaya baktı bu kendiydi ama çok farklı giyinmişti. Saten pijamalar, inci ve altın takılar takıyordu. Bu dünyada ki Irmak’ın ailesinin zengin olduğu belliydi. Irmak hep ailesinin zengin olmasını isterdi zaten. Birden yatağının altında ilk başta karşılaştığı kediyle tekrardan karşılaştı, kedi ona “Bir dünyadan ayrılmak istediğinde sana vereceğim anahtarı kullan.” dedi ve tekrardan ortadan kayboldu. Irmak’ın bulunduğu oda gerçekten çok güzeldi, odanın her yerinde altın süslemeler vardı. Birden kapı çaldı ve Irmak “Gir!” diye bağırdı. Bu annesi olmalıydı çok ciddi görünüyordu Irmak’a “Artık kalkmanız gerekiyor matmazel ve ses tonunuzu lütfen doğru kullanın.” diyerek odayı terk etti. Irmak şaşırmıştı kendi evinde annesi onunla çok samimi konuşuyordu bu dünya da ise annesiyle arasında fark edilmemesi güç olan bir soğukluk vardı. Şimdiden bu dünyayı sevmemişti ama biraz daha zaman vermeye karar verdi. Gardırobuna girdi o kadar güzel elbiseler vardı ki Irmak en sevdiği renk olan pembe bir elbiseyi giydi. Elbisenin üstünde dantelden süslemeler vardı ve elbise parıl parıl parlıyordu. Irmak aynanın karşısına geçtiğinde bu dünyada ne kadar bakımlı olduğunu gördü. Alt kata indi evleri gerçek bir saray gibiydi, kocamandı ve her yerde muhafızlar vardı. Ya Irmak bir prensesse. Eğer bu gerçekse muhteşem olurdu diye düşündü Irmak. Mutfağın yerini bir hizmetçi sayesinde buldu. Fakat hayal kırıklığına uğramıştı çünkü mutfakta ne babası vardı ne de annesi. Irmak hizmetçiye bu soruyu sorduğunda hizmetçi şaşarak “Ekselansları, babanız geçen yıl vefat etti şimdi tahtta üvey babanız var unuttunuz mu? Siz iyi misiniz?” dedi. O an Irmak yıkılmıştı hemen kedinin verdiği anahtarı kullanarak bu dünyayı terk etti. Hayal kırıklığına uğramıştı , gerçek hayatta babası yaşıyordu ve kesinlikle prenses olduğu hayattan daha mutluydu. Irmak bir tane daha hayat denemekten zarar gelmez diye düşünüp bir başka kapıyı açtı. Bu sefer bir çöplükteydi, eski püskü kıyafetler giyiyordu ve etrafında bir sürü çocuk vardı. Çocuklar ona abla abla diye seslenince kardeşleri olduğunu anladı. Bu hayatta çok fakirdi ve kardeşleriyle kağıt topluyordu. Irmak bu çöp kokusuna daha fazla dayanamayıp bu dünyayı da terk etti. Böyle bir kaç dünya daha denedi Irmak birinde ailesi onu çok baskılayan bir dansçıydı birinde ise sadece oyun oynayan bir oyuncuydu. Irmak sıkılmaya başlamıştı fakat yapacağı başka bir şey yoktu geldiği kapı hala açılmamıştı. Irmak bir dünyaya daha gitti. Bu dünya geldiği dünyaya çok benziyordu, evi aynıydı babasıyla annesi de hala hayattaydı bu dünyada. Kahvaltı masasına oturdu. Bu dünyada annesiyle babasının gerçekten çok mutlu olduğunu ve hiç tartışmadığını fark etti. Irmak şimdiden bu dünyada kalmaya karar vermiş gibiydi. Aniden bir şey Irmak’ın bu düşüncesini tamamen değiştirdi annesi Irmak’a eliyle yediriyordu. Irmak ellerine baktı fakat elleri ve kolları yoktu.

Irmak bu dünyadan da ayrılmaya karar verdi. Geldiği yere geri döndü ve o an en iyi hayatın kendi hayatının olduğuna karar verdi. Çok fazla arkadaşı olmasa da bir ailesi vardı. Annesiyle babası pek iyi geçinmese de ikisi de hayattaydı ve sağlıklıydılar. Kendi hayatında Irmak’ta sağlıklıydı ve bir engeli yoktu. Bunu düşünürken geldiği kapı açıldı ve Irmak büyük bir heyecanla o kapıya doğru koştu. Ona yardım eden kediyle vedalaştı kedi de son olarak “Elimizde olan hayatın kıymetini bilmeliyiz.” dedi ve kayboldu. Irmak kapıdan geçti ve kendini geldiği dünyada buldu. Hemen eve koştu ve anne babasını kucakladı.

(Visited 6 times, 1 visits today)