Hayal kurmak insanın ne istediğine göre kafamızın içinde şekillenen yeni bir dünyadır. Hayallerin bazılar çok abartılı, uç noktada olabilir. Bazıları ise insanın sadece kendi imkanlarıyla oluşturabileceği bir türden hayaldir. Aslında insanda hayalinin gerçekleşme korkusu olduğu için kendi imkanlarıyla hayal kurmakta sınırlı tutar. Tabii ki her insan uç noktada veya imkanları üzerinde hayal kurmak zorunda değildir. Dediğim gibi insan ne isterse o şekilde kurar hayallerini.
Hayallerini uç noktada kurup onu hedef olarak belirlemek ise her insanın yapabileceği bir iş değildir. Aslında her insan böyle uç noktada hayaller kurabilir bazıları elinden geleni yaptığı halde gerçekleşmeyeceğini yani “birisi bana böyle bir şeyin olacağını söyleseydi imkansız derdim” gibi düşünüp hayalini gerçekleştirenler, bazıları hiçbir iş yapmadan gerçekleşecekmiş gibi düşünenler gibi, bazıları ise gerçekleştirmek için elini ardına koymadan çalışanlar. Burada özgüven, azim, sabır ve çalışkanlık özelliklerine sahip olan kazanır. Bunun en temelinde yani bu hayalin oluşmasını sağlayacak özellik özgüvendir bana göre. Çünkü kendin ne istediğine ve ne kadar çok şey istediğine dair bir hayal kuramazsan veya kendine bir hedef belirleyemezsen her ne kadar azimli sabırlı veya çalışkan olsan da bir işe yaramaz.
Lakin birinin hayallerine kavuşması için önce küçük adımlarla başlaması gerekebilir. İşte bu yolda insanın sabırlı olması büyük bir önem taşır. Çünkü bu uzun yolda hedefine ulaşmak için karşısına çıkacak engellere, sorunlara yılmadan göğüs germesi için dayanıklı yani sabırlı olması gerekir.
Azimde bu uzun engel ve sorunlarla dolu yolda insanın hayalinden vazgeçmemesini sağlar. İnsanın ruhunu ve bedenini diri ve canlı tutar. Yeter ki ne istediği hakkında düşünüp o hedefe ulaşmayı gerçekten istediğine karar verdikten sonra o hayalin altındaki zorlukları gerçekten kaldırabileceğini düşünüyorsa o insan azimlidir.
Şimdi ise bu süreçteki problemleri kolaylaştıracak bir yöntem: Çalışmak. Çalışmak insanın kapasitesine göre değişim gösterebilir. Burada insanın ne boyutta ne kadar çalıştığı önemli değildir aslında, nasıl çalıştığı önemlidir. Herkesin çalışma yöntemi farklıdır elbet bazılar plan yaparak, bazıları nelerin eksik olduğunu düşünüp onların üzerinde durarak bazıları ise kafasına göre kendini nasıl rahat hissediyorsa öyle çalışanlar. İşte başarını seçiciliği burada kendini gösteriyor. Zaten bu da bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey.
Bunları kısaca somutlaştıracak olursam size dünyaya büyük bir başarı sağlamış bir adamı örnek gösterebilirim: Aziz Sancar. Aziz Sancar kendi günlük hayatından bahsederken “Ben 40 yaşıma kadar günde 18 saat çalışırdım 40 yaşından sonra ise bu çalışma sürem 12 saate düştü.” diyor. Sonuç olarak bu onun ne kadar çalışkan azimli başarılı ve kendine inandığını gösteriyor. Son söz olarak da John Calvin Maxwel’in bir sözünü söylemek istiyorum “Hiçbir başarı tesadüf değildir.”